okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2021 Perşembe

Hay lockers gibi!

Ortaokul-lise eğitimi Belçika’da çok önemli. En iyi eğitimi almalı ki, hayata hazırlansın. Neden? Çünkü üniversite sınavı filan yok. Yok. (Sadece tıp eğitimi alacaksan özel bir sınav var) 


Eğitim içerikleri ilk iki sınıftan sonra ayrılıyor, genel (bizim zamanımızın anadolu liseleri gibi), teknik(meslek okulları gibi), ve zanaat (bizde karşılığı nasıl tam bilmiyorum ama kuaför, fırıncı ustası, aşçı oluyorsun mesela, bir zanaat öğreniyorsun). Sadece genel eğitimden mezun olabilenler üniversite okuyabiliyor, teknik mezunlar kolej gibi üç yıllık bir yüksek öğrenim alma şansı var diğer grup lise eğitimi sonrası hayata atılmaya, mesleğini icra etmeye hazır. 


Bizim oğlanın ne teknik ne zanaat... elinden iş geleceğine pek inanmıyoruz, bir de işte kodlarımıza nüfuz etmiş üniversite okusun istiyoruz, genel eğitim alacak. En azından genel eğitimden başlayacak bakalım altı senesi nereye evrilecek bilmiyoruz.


9 Haziran 2017 Cuma

Arca, Belçika, karne, okul ve daha fazlası...

Arca'nın Belçika hakkındaki hislerinin değişim hızına yetişemiyorum.
Hayır, hiçbir zaman olumlu bakmıyor ama negatif hislerini, bazen daha ılımlı, bazen daha sakin, bazen daha duygusal ve bazen iç acıtıcı ortaya koyuyor. Bazen sanki hiç gitmeyecekmişiz gibi davranıyor, her seferinde tekrardan alıyorum, baştan, tek tek...

En son geçen Cuma günüydü. Akşam üzeri okuldan geldi, sohbet ederken tatil konusu açıldı, onu motive ederken en büyük kozumuz Avrupa'da görmek istediği her yere sık sık seyahat etme planlarıydı. Fakat o gün ters tepki etti.

17 Kasım 2015 Salı

Kafa mühim!

Arca’yı okula yazdırırken sayfalar dolusu form doldurduk. Arca’ya yaklaşımımızdan tut da, ceza (varsa) yöntemlerimize kadar her şeyimizi didik didik sormuşlardı, biz de anlatmıştık. Özellikle aynı sınıfta olmasını istemediğimiz anaokulu sınıf arkadaşlarından birini de not düşmüştük hatta, evet iğrenciz biliyorum ama Arca’nın o çocuktan kötü etkilendiğini düşünüyoruz. Neyse donumuzun rengi dışında her şeyimizi anlattıktan sonra (aslında ben blog adresini direkt yazaydım da olurdu) işi akışına bıraktık.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Ödev

Anneler ikiye ayrılır:

1. Eli faaliyete yatkın olanlar

2. Olmayanlar

Olmayanlar da ikiye ayrılır:

1. Beceremediğini kabul edip yaptıracak birini tahsis edebilenler

2. Beceremediğini kabul etmeyip, kendi becerisinin çok üzerinde bir şeyler yapmaya kasan, yapmaya kasarken küfreden, çocuğa ve kendine günü zehir eden, hem çocuk katkı yapsın diye uğraşan hem de beceremedikçe stres olan….

Ben ikinci türdenim.

20 Nisan 2015 Pazartesi

Okul kararını verdik: Hangisi daha iyi değil, hangisi daha uygun?

En sonunda söyleyeceğimi en başından söyleyeyim.

Okul kararı verirken hani hep soru işaretleri oluyor ya;
Devlet okulu mu özle okul mu?
Akademik başarı mı, sosyal öncelik mi?
Öğretmen mi önemli okul mu?

Hepsini bir kenara bıraktık. Çünkü hangisi daha iyi diye bir şey yok. Hangisi daha uygun? İşte cevaplamamız gereken soru bu.

Ben birçok sebep yüzünden özel okula karşıydım, hep devlet okuluna verelim diye düşünüyordum ama bizim için uygun seçim bu değildi, kararımızı bu yönde alsaydık, daha iyi olduğunu düşündüğüm bir seçenek için körü körüne ısrar etmiş olacaktım.

Geçtiğimiz haftalarda Blogcu anne Elif’in şu yazısına yaptığım yorumda da belirttiğim gibi, okul seçimi ailelerin şartları doğrultusunda şekilleniyor. Sonrasında Elif’in bugün verdiği bilgiler de çok değerli ama ben asıl o ilk empati yüklü, “bize göre böyle, size göre farklı olabilir” yaklaşımını sevmiştim. Hatta o dönemde tam da okul seçimi yapmak üzereydik ve aldığımız kararı içimize (daha doğrusu ben) sindirme aşamasındaydım. Lütfen her iki yazıyı da okuyun.

13 Mart 2015 Cuma

Böyle bir okul var mı?

Eski bir Türk filmi var, Perihan Savaş oynuyor, bir de Sezercik. Esas oğlan rolündeki sanatçıyı hatırlamıyorum. Perihan Savaş gencecik bir köylü kızı iken zengin oğlandan bir çocuğu oluyor, ama köylü ya, çocuğunun babası olacak alçak bizim kızı almıyor, köyde bırakıyor, çocuğu alıp şehre götürüyor. Seneler çocuğunun hasretiyle geçiyor. Çocuk da az büyüyüp Sezercik oluyor. Bir şekilde bu Sezercik anasına kavuşuyor ve onu babasının beğeneceği bir kadın yapmak için uğraşıyor. Külkedisinin zilyonuncu versiyonundan bir demet. Neyse bu külkedisinden hanımefendi yapma çalışmalarından birinde bir eğitmen (şimdi çevrilse bu film, yaşam koçu filan derdik herhalde) bizim bu köylü kızımıza özgüvenini artırıcı önerilerde bulunuyor: “Ben çok güzel bir kadınım” cümlesini tekrar ettirmeye çalışıyor. Ah tabii bizimkinin ağzından da “Beeen çoh gözel bi gadınım” gibi şiveli bir cümle çıkıyor. Aklımın bir yerinde takılmış kalmış. Ne zaman özgüvenim sarsılsa o sahneyi ve çoh gözel gadını hatırlarım.

13 Kasım 2014 Perşembe

Ödev meselesi- ne kadar dahil olacağız?

Bir uzman ya da tecrübeli ana baba fikrine ihtiyacım var.

Arca'nın proje ödevi konusu "muz". 
Muzun 6 adet faydasını yazacak.

3 Eylül 2014 Çarşamba

Okul yazısı

Aman eksik kalmayayım...

Arca şu anda 67 aylık. Yani aslında ilkokula başlama yaşında. Arkadaşları arasında başlayan var, başlamayan da var.

13 Eylül 2013 Cuma

Ağla çocuğum, açılırsın

Hava sıcaklığı 35’in altına inmemiş olabilir, hâlihazırda denize giriyor, güneşleniyor olabiliriz ama hala bilmeyen varsa söyleyeyim sonbahar geldi! Esen rüzgârın üşütmesinden, metrodaki siluetlerin hırkalanmasından, bizim evin hallerine bir hüzün çökmesinden anlarsın sonbaharın geldiğini!

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Okula gitmeyeceğim!

İlk defa “okula gitmeyeceğim” isimli türküyü çağırmaya başladığında bahar aylarıydı. Dedik ki “nisan mayıs aylar gevşer gönül yayları” ve hatta dedik ki “pek uzun zamandır hastalıklarla boğuşuyor uzaklaştı haliyle okuldan” ve hatta düşündük ki NA ile çok güzel eğleniyor, okula gidesi gelmiyor.

13 Şubat 2013 Çarşamba

P.ipi farkındalığı

Geçenlerde okulda “vücudumuzun içinde ne var?” çalışması yapmışlar. Öğretmenleri maketten iç organları anlatmış, sonra önlerine verdiği resimlere anladıklarını çizmelerini istemiş.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Arca hakkında duygu ve düşüncelerim

Hafta sonu okuldan verilen ev ödevimiz buydu. Ben kağıda www.gununcorbasi.blogspot.com yazmayı düşünüyordum aslında:) vallaha hiç uğraşmazdım. Yazmak değil derdim, vallaha bak otursam sayfalarca yazarım. Lakin İlker "ödevimiz vardı eyvah" deyip ne olduğunu söylediğinde ben kafamdan yazmıştım zaten. Mesele kağıda "elle" yazmak. O kadar klavye- dokunmatik ekran gevezesi olmuşuz ki elle yazmayı unutmuşum. Elle yazarken düşünemiyorum bile:) neyse buraya yazdım tabii ki sonra elle temize geçtim sabah alelacele kolum koptu. Bir de İlkerinkileri ekledim. Malum o telefonda sms bile yazamaz.

Tamam sustum, ödev aşağıda:

21 Haziran 2012 Perşembe

Yılsonu gösterisi Arca cephesi : Run Forrest run!!

Arca? Arca’nın ilk sahne performansıydı.

Yıl ortasında yapılan gösteriye suçiçeği olduğu için gidememiştik. Hatta öğretmeni nasıl olsa bütün okul suçiçeği, getirin bir şey olmaz, hem size gösteri yapmak için çok çalıştılar dediğinde, “onlar çok küçük zaten bize bir şey ispatlamak zorunda değiller, ben gösterilere karşıyım” diye bıkbıklamıştım.


Hala da aynı şekilde düşünüyorum, tamam çok eğlendik, çocuklar da stresli gibi görünmüyorlardı ama yine de bizi eğlendirmek zorunda değiller bence.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Yılsonu gösterisi


Toplumun bizden beklentisini karşıladık.

Oğlumuz okul gösterisi için canhıraş hazırlandı.

Birinci dereceden akrabalarımız haberdar edildi.

Önceki gece tüm fotoğraflar makinalardan silinerek temizlendi, şarjları dolduruldu.

Büyük makine ile zoom edilerek fotoğraflar, küçük makine ile sadece video çekilecek.

İlker’in annesi ön sıradan tam dokuz kişilik yer tuttu, hatta cesurca savaştı yerlerin bir tanesini bile kaptırmadı! Panter babaanne:P

Dededen Deniz Bebek’e anneanneden teyzekızı Duru’ya kadar herkes hazır ve nazır gösteriyi izledi. Teyze, video çekiminde sorumluydu.

Mezun miniklerle Atatürk’ün hayatını anlatan jimnastik sınıfı gözlerimizi nemlendirdi, daha minikler dansları ile gözümüzden yaş getiresiye kadar güldürdü. Yüz küsur kare fotoğraf… hatıra… vesaire…

Dediğim gibi yılsonu gösterisi platformunda toplumun bizden beklentisini fazlasıyla karşıladığımıza inanıyorum.

Gel gör ki uzundu. Çok uzundu! Akşam altıda başladı, biz Arca’yı yaka paça kulisten topladığımızda saat dokuzdu, üstelik daha gösteriler sürüyordu.

Tamam her şey çok güzeldi, ağlayan zırlayan minik olmadı, (sadece son bale gösterilerinde arkada kendi başına takılmayı tercih minik ile hareketleri büyük bir sorumlulukla yapmaya çalışırken esnemesine hakim olamayan tatlı kızı saymıyorum. Bir de sahneden indirildiği için yeri göğü inleten bizimkilerin küçük Yasemin’ini) her şey çok güzel yapılmış, özenilmiş, hazırlanılmıştı. Cümleten çok eğlendik. Ama çok da yorulduk, hatta sonralara doğru herkesten “ne zaman bitecek, bitse de gitsek, sinemada bile ara veriyorlar, üç saat oldu tuvalete gidemedik” şikayetleri duyulmaya başladı.

Neden böyle tercih edilmiş, neden bu kadar uzundu anlam veremedik. Hani 3-5 yaş bir gün 4-6 yaş başka gün yapılamaz mıydı?

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Okulda sergi, anneler günü vesaire...

Trafik ışıklarında durduğum zaman iyi ki fotoğrafını çekmişim zira akşama kadar kelebekler elimde kaldı :) Arca'nın anneler günü hediyelerinden bir tanesi bu, okulda yaptığı hediye.

Verecekleri zaman acayip heyecanlandım, mini eteğimle (yaşlandıkça etek boylarım kısalır oldu:P) elimde kocaman fotoğraf makinesi ve fuardan beri ağrıyan dizimle diz çöktüm. Tek evladım kollarıma atlayacak, "anneler günün kutlu olsun annem" diyecek, bu muhteşem sahneye tanıklık edenler gözyaşlarına hakim olamayacaktı. Evet, gözümde canlandırdığım sahne buydu.
 

31 Mart 2012 Cumartesi

Doğum günü enflasyonu

Okulda doğum günü partisini sallamaya niyetliydim, taa ki Arca özel istekte bulunana kadar.

Dün işten erken çıktım. Haftalardır sallamadığım burun akıntısı ve baş ağrısının teşhisi bir de doktor tarafından kondu: Sinüzit. Var ya orta yaşa gelmeden blog işini bırakmalıyım yoksa gün aşırı yok oram ağrıyor, yok buram ağrıyor diye sızlanacağım.

26 Mart 2012 Pazartesi

Ortadoğu ve Balkanların en ... (2)

korkunç kuklasını gururla sunar, kaçarım:P
Yok yok kaçmayacağım:) Tabii fotoğrafa bakan kaçabilir, katiyen alınmam!

8 Ocak 2012 Pazar

Sürpriz günü

Kılım! son derece kılım bu sürpriz günü olayına. Kitap günü, süt günü, oyuncak günü eyvallah ama sürpriz günü iş başa düşüyor, sevmiyorum katiyen sevmiyorum.

Sürpriz günleri gerçekten sürpriz oluyor ... bize! Arca'dan çok bize, zira Arca yeni tatlarla tanışıyor canına minnet. Bizim onun reşit olasıya kadar mümkünse yanından geçmesine izin vermedğimiz yiyecekleri bir güzel okulda tıkınıyor.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Ongun... Arca'nın yeni takıntısı

Arca'nın en çok uğraştığı ve bence en çok sevdiği arkadaşı Ongun. Arca'dan biraz daha küçük, ay farkı bile çok önemli onların yaşında, konuşmaya yeni yeni başlayan tatlı mı tatlı bir velet.

2 Kasım 2011 Çarşamba

İlk veli toplantısı

Genel müdür Almanya’dan aradı, sonra “5 dakika sonra tekrar arayacağım” dedi, kapattı. Tuvalete gitmem lazım gidemiyorum, bari post yazayım vakit geçsin.

Ne diyecektim? Dün ilk defa veli toplantısına katıldık. Acayip heyecanlıyız.

Hemen araya kendimden bir anı sıkıştırmalıyım, Arca ve toplantısı ve çişim az beklesin.