3 Kasım 2015 Salı

kısa #10: Nurella

Dün akşam Nurella’nın fonda çalan müzikle mest olmuş şekilde oturduğu yerden mimikleriyle çektiği klibini izledim. Ellerini kıvırıyor, manikürlü parmaklarını bir sevgiliye bakar gibi özlemle seyrediyor, seyrettikçe kendinden geçiyordu. Bir belgeselde hiç tanımadığım kürklü fokların çiftleşme mevsimine denk geldiğimde, nasıl merakla bakıyorsam, büktüm boynumu, öyle baktım ekrana. İlker’in soran gözleriyle karşılaştığımda, dedim ki bundan gayrı sadece kitap okuyup, sadece kendim gibi insanlarla takılmayacağım, türk insanı gerçeğini anlamaya çalışacağım. Bu demek değil ki, eskiden küçümsüyordum, şimdi halkın seviyesine indim, katiyen! Kim altta kim üstte ona ben karar veremem! Hali hazırda kendimi korumak için, bir sonraki seçimde dumura uğramamak, bu kadar şaşırmamak, bu kadar üzülmemek için hazırlıklı olmalıyım. Çünkü bu insanlar, bu programları izleyenler, bu ülkenin gerçeği. Bunlar hayatından hoşnut, bunlar kazandı.


Bak sadece televizyon izlemekle olmaz. Mesela sosyal medyaya bakacağım. Ama kendi timeline’ıma değil. Kendi blog yazılarımın yorumlarına değil sadece. Onlar benim gibi, biz birbirimiz gibiyiz. Birbirimizi anlıyoruz, aynı sorunlara kafa yorup aynı savaşları veriyoruz. Yok, ben bundan böyle instagram olsun, twitter olsun, çok takipçisi olan ama yine kendim gibi bildiğim insanların hesaplarındaki yorumları okuyacağım. Ağzından köpükler saça saça klavyeye abananların yazdıklarını… Ancak öyle ayacağım meseleye.

Bu ülkenin insanları eğitimsiz olabilir, cahil olabilir ama iyidir, iyi niyetlidir derdim. Benim kişi hak ve özgürlüklerimi umursamayabilir ama en basitinden kendi rızkının, evlatlarının geleceğinin hakkını arar dedim. Yanılmışım. Canım sağ olsun.


Bundan gayrı kendimi kandırmayacağım. Bu ülkenin Nurella’yı ilahlaştıran insanların ülkesi olduğunu aklımdan çıkarmadan fanusuma çekileceğim, sevdiklerimle kendime pamuklardan bir kalkan yapıp hayatın tadını çıkaracağım. Ve karşıdan seyredeceğim; bakalım asgari ücret 1300 TL olacak yalanına inanlar, inanıp da oy verenler “biz öyle demek ki”lere başlayan iktidara tepki verecekler mi? Buyurun meydan sizin, istediğiniz kadar at koşturun.  

6 yorum:

Hüma Kuşu dedi ki...

amaan yeliz hnm neyini anlayalım türk insanının... anlaşılacak bir tarafları yok... cahil filan da değiller bana kalırsa... sadece bizim gibi olmayan bu insanlar ki (bence ortalama %60-65 civarı) mevcut iktidar ile aynı kafa yapısına sahip.. mesela (sadece örnek olarak söylüyorum ki biliyorsunuz bu örnekler çoğaltılabilir) çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını hortumlamayı ahlaksız bulmayan ama vals yapmayı ahlaksız bulan insanlar... aynı iki yüzlülük aynı anlaşılamaz sözde muhafazakarlık... ben anlayacağımı anladım kendi adıma bu seçimde... sonuç olarak biz de bakalım kendi dalgamıza... halkın rızası var sonuç olarak biz ne yapalım..

flzpink dedi ki...

Hayatımın şimdiye kadar ki kısmını o 'mutlu' çoğunluğun içinde geçirdim. Ve onların 'anlaşılabilir' bir tarafları olmadığından eminim, stabil değiller ki onları anlayabilecek kadar izleyebileyim. Bugün kızdıklarına (ki kendi iradeleri değil onları kızgınlığa sürükleyen) yarın methiyeler sıralıyorlar ya da bir harf değişikliği ile eski dostlarının düşman olabildiğine inanıyorlar... Bence en büyük tehlike hiç soru sormadan/inanmaya dünden razı bir sürüde yaşıyor olmam...
Nurella'ya izleyebilecek kadar sabırlı eğilim ben, belki 10 dakikalığına Zuhal Topal :)

GeCe dedi ki...

Bak bu tespit doğru, ben de neden anlam veremiyorum diyordum. Gerçekten stabil degiller (tamam her insan degişir dönüşür ama evrim çizgisinde bu iyiye gider daima) ancak bu durumda böyle değil. Bir ileri bir geri o anki çıkarlar neye izin veriyorsa ona göre. Dolayısıyla o şekilde yaşamadığın sürece anlamak imkansız galiba

enne dedi ki...

Dün Soner Yalçın'ın çok güzel bir yazısı vardı, korku da insanları motive eden bir duygudur, korkudan oy veren çok oldu, buna katılıyorum. Çok iyi yönettiler bu süreci, ayrıca senin benim oyum değişmiyor belki ama son anda fikir değiştirip oy kullanan da milyonlar var ülkemizde. Ben en çok kadınlara üzülüyorum, kadınlar kaybetti bence, 27 milyon gibi bir sayı varken bu gücü kullanamıyoruz ya, ne diyim ki?

Adsız dedi ki...

Devlet Bahçeli gibi bir tipi bir parti başından atamadı. Hala çıkmış tüm kumpaslara rağmen baraj altında kalmadık diyor:) Aferin.

Şaka gibi.

Ama şaka değil hepsi planlı hepsi BOP için hepsi bir Kürt devleti kurulsun diye. IŞID neden bir anda ortaya çıktı , Amerika PKKnın Suriye tarafındaki adı olan PYD ye neden silah veriyor? Çünkü kahramanlar(!) ıŞId ile savaşıyor! Bak bak bak.Demirtaş Davutoğluna PYD yle de savaşırız dedi diye " her kuşun eti yenmez" diyor. Bak bahsettiği kuş PYD yiyemiyecek olan da koskoca Türkiye Cumhuriyeti.

PKK böyle şirin özgürlük savaşçısı kıvamında bir örgütmüş aslında da biz bilememişiz.!!Otobüs durdurup öğretmen ve doktor öldürdüğünü unutacak kadar yaşlanmadık!!!

Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkeye üç beden büyük bence. Kibarlık , zerafet para etmiyor maalesef. Eşit görmek,demokrat olmak, dürüst olmak değerli meziyetler değil. Adama çok iyi, dürüst ama lider değil diyorlar çünkü lider nedir?!

Üf.

Her seçim sonucuna saygı duyarım. Neyse hakkımız onu yaşayacağız. Yöneticilerimiz uzaydan gelmiyor içimizden birileri. Bizden bir farkları yok. Değişmelerini istiyorsanız önce kendinizi/ kendimizi değiştireceğiz.

Yok çünkü bir farkımız !

Sevgiler


Öykücü

Gulcin dedi ki...

Bak ben dun Nurella ve Fatik Urek'in H&M'in bilmem ne tasarimlarina saldirmasini izledim. Baya degisik. O da boyle bir belgesel gibiydi. 40 milyarlik paltoyu 1 milyara almislar ama! Ya bir palto 1 milyara da satilabiliyorken, niye 40 milyar diye soran yok, 1 milyara dusmus olmasi onemli. Taktik yapmislar saldirip herseyi alip kasanin onunde takas yapmislar. Iste bunlar hep strateji. Izledim iyi oldu. Tabi iyi oldu.