16 Kasım 2015 Pazartesi

Korkunç bir günün sonlarından bildiriyorum.

Yasal uyarı: Aşağıdaki yazı çok gıcık bir ruh haliyle yazılmıştır, ağır şikayet ve mutsuzluk içerir! Sonra yok uyarmadın yok ben seni böyle bilmezdim, yok bilmem ne... istemiyorum, peşinen uyarıyorum, şikayet istemiyorum!


Regl öncesi sendromuna mı kurban gidiyorum bilmiyorum ama bugün birini elime geçirirsem sağlı sollu girişebilecek asabiyete sahibim. Çin’deki kontağıma ağzımdan köpükler saçarak çemkirdim, bilgisayarının bozulmuş olması benim suçum mu?

Telefon eden iş arkadaşlarım en kötü ihtimalle “iyi diyelim iyi olalım” cümlesini işiteceklerini masumca tahmin ederek halimi hatırımı sorduklarında, onlara Güzin Abla muamelesi çektiğimi tüm şirkete yaymış olacaklar, akşam dörtten sonra telefonum çalmadı. En son sinirden dişlerimi sıkmakta olduğumu müthiş baş ağrısı peyda olduğunda fark ettim.

Ve son olarak Arca’nın öğretmeni arayıp bizim yer cücesi dediğimiz haydudun en sevdiği arkadaşına yumruk atıp burnunu kanattığını söylemesi tüy dikti. Vallaha hiç “bizim oğlan yapmaz” demedim. Zaten sinyallerini alıp duruyorum. Yok, bilmem kim kareteciymiş ama bizimkini pataklayamıyormuş. Yok, efendim, bilmem ne sınıfındaki çocukla dövüş oyunu oynuyorlarmış. Sen kimsin lan Fight Club’a mı çevirdiniz okulu? Ay deli olacağım biz oğlanın poposuna bir şaplak vurmamışız, bizim en büyük ebeveynlik zulmümüz konuşarak beynini yemek olmuş, nereden öğreniyorsun çocuğum sen yumruğu uçan tekmeyi? Var ya hiçbir şey diyemedim, gık dedim kaldım. Öğretmen bunlarla konuşmuş, sarılıp öpüşüp oynamaya devam etmişler ama tekmeli yumruklu arkadaşlık mı olur yav? Ben bu oğlan çocuklarının dünyasına uzağım arkadaş. Kız olsa en fazla öğretmenine aşık olur, bunlar birbirini yiyor.

Bari İlker iyileşmiş olsun. Dün ateşlendi. Ben anladım ki, hastalığa tahammülüm yok. Adama hasta oldu diye demediğim laf kalmadı. Kıyamam sonunda “hasta olmak benim suçum mu n’apayım?” diye dudak büktü. Galiba bütün hafta sonu yemekli misafir (yok lan bu defa pide söylemedik, harbi harbi rakı balık sofrası donattık) üzerine de ütü, yemek, Arca derken canım çıkmışsa demek, İlker’in hasta yatması sinirlerimi zıplattı.

Sinirlerim zıpladı deyince aklıma geldi, ben bugünlerde ig hesabımı filan kapatabilirim, vallahi bak. Kılım. Ben burada zilyon tane boktan işle uğraşırken insanların birbirlerine çaya kahveye gitmesine, etkinlik etkinlik gezmesine, ojesini rujunu paylaşmasına, çocuğunu okula bırakıp bir günün “kendine sadece kendine” kalmasına kılım! Ay evet tamam ev işi, evin sorumluluğu hepsini biliyorum hepsine empati kuracak kadar benzer meşguliyetlerim var, dötümden ahkam sallamıyorum yani, ama bir Allahın günü için “bugünü sadece kendime ayıracağım, çocuğumu okula, eşimi işine uğurlayıp temizliği, ütüyü, yemeği yarına bırakacağım bugün sadece kendime ait bir gün olacak” kararını verebilme ihtimalini seviyorum ben! Ve benim bunu önümüzdeki iki ay boyunca diyebilme ihtimalim ne biliyor musun? 0. Yazıyla “sıfır”.

Muayyen günüm yaklaşıyor demiş miydim? İyi o halde bu yazının yorum kısmını kapatsam iyi olacak, kime klavye terbiyesi vereceğim belli olmaz. Bence bugün beni sevmeyin!



16 yorum:

aaa dedi ki...

biz seni her halinle seviyoruz Yelizim
Çenebaz

Gozde dedi ki...

Feedly' yi açınca ilk senden post var mı diye bakıyorum Yelizim biz seni her halinle severiz. Yelizim gibi ayşem, fatmam gibi konuşmalara gıcık olsam da bak onu bile yaptıysam demek ki biz seni çok seviyoruz😘

laleninbahcesi dedi ki...

Ah Yelizim, umarım sinirlerin az biraz gevşemiştir...Olur ya bazen dünyanın altında kaldım sanırsın bazen de dünyayı altına alırsın...
Sen yarın benim hiç bir paylaşımıma bakma o dediğini yapabilmek için bugün tek ayak üstünde sektim neredeyse :)

Gulcin dedi ki...

Yani boyle icimizi dokemeyeceksek de neden blog yaziyoruz ki.
Oh iyi olmus yazmissin. Umarim iyi gelmistir.
Ben senin tripli halini de severim, sen anlattikca da dinlerim.
Hadi bugun daha guzel olsun

Hatice ST dedi ki...

Her şeye koşturmaya çalışmaktan bitap oldun.. En kısa zamanda bi kadın bul canım.. haftada bir de olsa ütü temizlik yapsın rahatlatsın seni... :)
Bu arada eşimin hasta olmasına benim de tahammülüm yok :)) yalnız değilmişim yani..
Arca'nın şiddet eğilimine şaştım kaldım, "şiddet gören çocuk şiddete başvurur" teoremim yerle bir oldu.. oğluma şiddet uygulayanlara daha farklı bakıcam sayende...

Unknown dedi ki...

Yelizim üst üste gelmiş her şey, başka açıklaması yok, hem sen sevilmeyecek kadın mısın, hem seni sadece bu yüzden mi seviyoruz..Ben ki senin blogunu ilk keşfettiğimde geri gide gide okumalara doyamamıştım, sonra da peşini bırakmadım. Bık bık bık sana yazıp kitap kulübüne bile girdim:) Hem çekeriz çarşamba bir fotoğraf koyarız instagrama hem bak sürprizli bir akşam olacak, sen ne seversin biranın yanında onu söyle. Severim seni

pelin dedi ki...

o her günü kendilerine ayıranlara ben de çok pis gıcığım! çok ciddiyim bir gün işten izin alacam ve kimseye söylemicem, çocuğu kreşe kocayı işe gönderip kendim de işe gidiyormuş gibi yapıp 12 saat sokaklarda gezcem!

gulsenz dedi ki...

Seviyorum ulennnnnnnnn.... :)

yeliz dedi ki...

kocaman sarıldım çok teşekkürler:)

yeliz dedi ki...

CANIMSIN gözdem puhahahah

yeliz dedi ki...

oy kıyamam çok geçmiş olsun lale ablacım bugün daha iyiyim çok şükür.

yeliz dedi ki...

hah öyle vallaha! ben zaten okuyanları da şişireceğim diye takıyorum, yazık yav gelmiş kafa dağıtmaya ben ne yapıyorum:))

yeliz dedi ki...

bulacağız inşallah arıyoruz.
Ben de aynı teoriyi paylaşıyorum o yüzden şaşırdım ama sanırım durum biraz farklıymış.
Sanırım yumruk yok daha çok bizim bambamın çocuğu itmesi mevzu bahis ama dur bakalım yakında aydınlanacak. Ne olursa olsun zaten böyle sonuç doğuracak oyunlar oynamamaları konusunda yedik çocuğun beynini:))

yeliz dedi ki...

ay var ya nasıl iyi gelecek iple çekiyorum:))

yeliz dedi ki...

hahahahah ay o zaman da ben manyak oluyorum ulen hangisini yapacağım diye planlar planlar... bir de işin kötüsü izin alıyorsun, telefonlar susmuyor yani ne anladım ben o tatilden:)

yeliz dedi ki...

ben de seni sevgilimmmmmm