29 Temmuz 2015 Çarşamba

kısa #7

Sabah daha dokuz olmamış, karşımdaki memurenin evden çıkmadan duş aldığı aşikar, düşün ki daha saçları kurumamış. Nüfus kağıdıma bakıyor, bir de bana ve “bu size hiç benzemiyor” diyor, üslup oldukça ters. Şakaya vuruyorum, eh on beş sene önceki fotoğraf, benzemez tabii, diyorum. İlker, “bak yaşlandın işte gördün mü” diye dalga geçiyor, ıslak saçlı memure bizim latifelerimize gülümsemeyi bırak, vaktini çaldığımız için sinirli “ehliyet filan yok mu” diye soruyor. Bakıyorum aynı fotoğraf eh ehliyeti de on beş sene önce aldım, o varmış, onu koymuşum. Uyuzuna denk geleceğimi bilsem pasaportumu taşırdım yanımda. Cüzdanı kurcalıyorum, ilkyardım sorumlusu kartımı buluyorum. “Niye bunu veriyorsunuz ki” diye soruyor beriki; tamam artık geriliyorum “inanmadınız ya, son fotoğraflı kimlik” derken içimden daha fazla terslenemediğime kızıyorum. Ama kimse kusura bakmasın, sabah nemrutu ben bile bu kadar uyuz olamam. Memure o kadar bezgindi ki, yürümeye mecali yoktu, fotokopi çekmeye değil de sanki çile çekmeye gidiyordu, Allah çektirmesin.

İlker’le aynı şeyi düşünmüşüz, göz göze geldiğimizde “insanlar sabahın bu saatinde neden bu kadar bezgin olur?” diye sordu.

Çünkü insanlar mutsuz. Yaptığı işten mutsuz. O kadının yaptığı iş, iş mi ki mutlu olsun, bir kapalı ofiste memuriyetle geçen yıllar… Hayat kurtarmıyorsan da bir faydan oluyor be insanlara! Hangimiz mutluyuz diyeceksin? Peki tamam zaten sevdiği işi yapan azınlıktan değiliz diyelim, bu konuda bir şey de yapamıyorsak o zaman başka tatmin noktaları bulamaz mıyız? Başka meşguliyetler, bizi hayata bağlayacak başka şeyler? Arayış bile bir adımdır, kendini keşfetmek, tanımak, bir çıkış yolu bulmak bile bir adımdır. “Böyle gelmiş böyle gider” evet, doğru, evet yaşadığımız topraklar her geçen günümüzü bize zehir ediyor, doğru ama içimizde bir yerlere dokunamaz mıyız?

İçimizde bir yerlerde bir huzur kapısı olamaz mı, açalım?

Hayatın olumlu pencereleri yok mu, bakalım?

Bu kadar mı sığ kaldık? Bu kadar mı boş?

Sabahın dokuzunda hayatından bezmiş gönlü ihtiyar abla, karşındaki tanımadığın biri bile olsa, konuşurken terslemeden gülümsemek bu kadar mı zor?

Peki öyle olsun.

4 yorum:

terspabuclar dedi ki...

Birde dünya kadar sınava giriyorlar o işi yapmak için,olmadı atanmadılar yine somurtuyor bunlar vatandaş napsın dimi ama:/

Julide dedi ki...

Hayati yasamak istese mutlu olmak icin yollar arar.
Ama her sey parali diye dusunuyorlar. Bu daha da bezdiriyor. Sonra bizi bezdiriyorlar.

Unknown dedi ki...

"Arayış bile bir adımdır, kendini keşfetmek, tanımak, bir çıkış yolu bulmak bile bir adımdır." :) çok sevdim.

TUĞBA'NIN DÜNYASI dedi ki...

İnsanlar mutsuzlar evet ama değişmeye çabalamıyorlar yaşadığımız bu yıllarda. Annem de 21 sene memuriyetlik yaptı, babam senelerce izmit istanbul işe gitti geldi hiç böyle mutsuz suratsız bezgin şikayetçi zamanları olmadı. Çoğu insan sevdiği işi yapamıyor türkiye koşullarında evet ama bu mutsuz olma sebebi olmamalı. Başka şeyler yaparak da insan kendini iyi hissedebilir. Ki başkalarına gülümseyebilmeyi öğrenmek bile büyük bir adım. Güleryüz o kadar çok kapıyı açıyor ki aslında inanamıyorum bazen ben bile. Pes etmemek lazım, tutkulu olmak lazım inatçi olmak lazım. İnadına yaşamak diyorum ben, yaşamayı bilmek lazım!