8 Nisan 2015 Çarşamba

Ulan benim gibi kadına yapılır mı bu be!

Bilge Karasu’yu okumak her baba yiğidin harcı değil. Ben de kendisinin en baba eserlerinden birini “Gece”yi kitaplığımda öpe okşaya saklıyorum, daha kapağını açmaya cesaretim yok. Kitap kulübünde Türk yazar okuyalım, Bilge Karasu okuyalım denince tarifsiz bir coşku sardı ruhumu. Tek başıma cesaret edemezdim, mümkün değildi.

Bilge Karasu aşığı – aşkından kızının adını bile Bilge koyan – Selda, tahminlerimin tersine Gece ile başlamamızı önermedi. Göçmüş Kediler Bahçesi, dedi. Peki, dedik, bir bilene bıraktık seçimi. Hafiften başlamalıymışız, biraz Bilge Karasu’ya alışmalıymışız, ısınma turları. Peki.

Geçen haftayı birkaç kişisel gelişim kitabı birkaç tane de çocuk kitabı ile geçirince, edebiyatın dibine vurmak iyi gelecek dedim, Göçmüş Kediler Bahçesi’ne başladım.

Bazı kitapları okurken heyecanlanır, elinizden bırakamazsın. Sonunu merak edersin, akıcıdır da, bir sayfa bir sayfa daha derken bir de bakmışsın eline yapışmış. Bazı kitapları da sıkıcı bulur, bitse de gitsek dersin, okumuş olmak için okur geçersin.

Ama bazı kitaplar var ki…


Onların sonu başı mühim değildir, onların sürekleyiciliği mevzu bahis değildir, hatta ne anlattığına bile aldırmazsın. Ne anlattığı değil, nasıl anlattığıdır mesele. Üslubudur, okurken dimağında bıraktığı lezzettir. Anı yaşarsın bazı kitaplarda, bir satır bir satır daha… derken dur bu sayfayı bir daha yaşayayım der, dönersin başa…

Okuduğum kitaplarla ilgili biri nasıl bir kitaptı diye sorduğunda genellikle bende bıraktığı histen bahsederim. Çok özneldir görüşlerim. Hatta okuduğum zamanın bile hissiyatımda etkisi vardır. Kiminin cidden zamanı değildir mesela, o vakit içim almamıştır. Kiminin zamanlaması cuk oturmuştur, senin bayılmadığın beni derinden etkilemiştir. Dedim ya çok bana aittir görüşlerim, çok şahsidir.

Ama Bilge Karasu’nun cümleleri, cümleleri kuruş biçimleri, anlatımının eşsizliği beni şimdiden içine aldı. Sevenleri haklıymış, benim için de tam zamanıymış, dedim. Bundan sebep elimden bırakamıyorum. Her fırsatta okumak istiyorum. Ama Bilge Karası’yu okumak için kafanı iyice vermen lazım, öyle Açlık oyunlarını televizyon açıkken okuyuvermeye benzemiyor. Ambiansın olacak, kafa dinç olacak, özümseyecek sindireceksin.

Gel gör ki bizim evde na-mümkün! Bizim evde Survivor var çünkü. Hay bilmem nerelerine bilmem ne olasıca Survivor. Hay evine ateşler düşesice Acun ve ünlüler-gönüllüler-anıranlar-bağıranlar tayfası! Birken iki oldular. Bizimkiler! İlker sanki sosyoloji eğitimi almış gibi, Türkiye gerçeğini bu tarz programlardan takip ettiği argumanıyla ekran başında. Prototipi de yamacında. Pis yancı cüce!

Abicim geçen bu twitter yasaklandı ya (ben de twittera yasak olunca giriyorum, başka gün çorbacıyı kuşlu paylaşım şeysinde bulamazsın), fittiri fittiri timeline okuyorum. Anam İstanbul üniversitesi öğrencileri tarafından işgal edilmiş. Oyla seçilen rektörünün yerine reisicumhur paşa gönlüne göre atama yapmış. Yer yerinden oynamış. Tuvaletteydim bunu okuduğumda, koştum geldim, İlker’e haber ettim. Malum olunduğu üzere Survivor izlenmekteydi. Telefonundan haberlere baktı yok dedi. Olmaz tabii ana akım medyanın umrunda mı? Haberi var mı? Yok, uyuyor, uyumayanlar da bir tabak karnıyarığı, anıranlar mı yoksa daha çok anıranlar mı kazanacak, heyecanla ekrana bakıyor. Twitter’ı verdim eline de gerçek haber gördü muhterem.

Ne diyordum, evet, bu Survivor ortamında, benim Bilge Karasu okumamın imkanı var mı, sorarım size a dostlar! Bu bana benim gibi enteli danteline karışmış kadına yapılacak iş mi lan! Ağzımızın tadıyla bir entelleneceğiz, hop Hasan birinci geliyor, İlker “helal  olsun” diyor, merak ediyorsun, çapsız terbiyesiz, paçalı tavuk gibi orasına burasına çaput bağlamış bir adamın ağzından tükürükler saçılıyor, tam küfredeceğim, bizim oğlan “T” harfli bir desen çizmiş geliyor, kurabiye mi ne onun işaretiymiş. Allahım sana geliyorum….

Ne ara bu muhteremle yancısı böyle birlikte Survivor filan takılmaya başladılar, ne ara müttefik oldular, ne ara? Anlamadım gitti. Ben Bilge Karasu okumaya kasarken mi yoksa? Yoksa Türkiye’den gerçek haberler okurken mi? Sahi ne ara?


12 yorum:

Adsız dedi ki...

Yeliz'cim, noise cancelling headphones diyorum, baska da bisi demiyorum. Muzik dinlemene gerek yok, yaydigi ses titresimiyle etraftaki sesi bloke ediyor. Sevdiklerin cevrendeyken sessizligin ve kendi basinaligin dibine vuruyorsun :) Bende buyuk headphone da var, muzik dinlerken o da tam ses kesiyor. Benim hayatimi kurtardilar, siddetle tavsiye. Amazon'dan bak, cok fazla model var piyasada. Operim. Burcu

Gulcin dedi ki...

Burcu uzun yolculuklar icin de harika olur bu. hic haberim yoktu bakayim hemen cok sagol :)

Gulcin dedi ki...

ozana gondereyim bu yaziyi :)
bizim evin enteli o ya. yazik kitap okuyor ben yaninda master chef izliyorum :) kesin o da boyle dusunuyordur :)
ama masterchef cok guzel yeliz tarifler falan da var :)

Adsız dedi ki...

Bi sure Yeliz cevap vermis sandim :)

Isin atasi Bose ama cok el yakiyor, baska bir suru marka da kullaniyor ayni teknigi artik. Bose ilk cikaranlardan ve dedigin gibi aslinda ilk yapilis sebebi ucak yolculuklari.

http://www.bose.com/controller?url=/shop_online/headphones/noise_cancelling_headphones/index.jsp

Burcu

CEREN dedi ki...

Haa haa , aynı ben.. Twitter'a kırk yılda bir girerim ama yasaklanınca mutlaka oradayım :)
Paçalı tavuk yorumuna ise bayıldım,bizim bey de oğlumu yanına yandaş almış, bir de destekliyor o adamı, neymiş hemşehrimizmiş.. Sinir oluyorum o parmaklarına bile bağladığı bez parçalarına, o nedir yahu, çakma Süperman !!!

oytunla hayat dedi ki...

Bizde de var aynı durum :) Ama işin kötü tarafı ucundan ucundan bakarken kendimi kaybedip oturuyorum başına :))) Final yapsa da kurtulsak şu işkenceden...

yeliz dedi ki...

Brn yorum cvplamada geciksem de arkadaşlarım sağ olsun mutlaka yazıyorlar öperim ikinzi de:) çok dağ ol burcucum ben de bakacağın.

yeliz dedi ki...

Master chef süper yav survivor böykkk:))))

yeliz dedi ki...

Parmak mı ogf iğrenç bi adam. Bırak hemşeriyi kardeşin olsa çekilmez:)(()

yeliz dedi ki...

Laf aramızda ben de:))

rosehearted dedi ki...

Acurrrun sunduğu programlara tepkiliyim arkadaş! tavşan dağa küser mi, Acun beni duyup üzülür mü bilmem ama şu dediğiniz yazarı cok merak ettim sizin sayenizde okumuş olacağım inşallah, tabi sessiz mekan ve zamanda okuma tavsiyeniz ile birlikte, bu da demek oluyo ki evin boceği 9da uyuduktan sonra ;)

Unknown dedi ki...

Acun denen yaratığa o kadar sinirleniyorum ki... Senin muhtereme şu yazıyı okutsan aslında, bi fayda eder mi ki?
http://dunyalilar.org/acun-ilicali-atom-bombasindan-daha-tehlikeli.html