26 Ağustos 2013 Pazartesi

Sıla, çim kurtları, süzgü(?) ve daha fazlası

"Bu yaz bir konsere gidelim yav, kime gidelim”, sohbetiyle başlamıştı her şey ve Sıla’nın konserine bilet almamızla nihayete ermişti. Bu kadar, nokta.
Değil tabii ki … Yoksa Sıla’nın konser biletinin fotoğrafını çeker sosyal medyada paylaşırım, Çeşme Açıkhava da yazıveririm, havamı da basarım, biter gider. (nitekim paylaştım:P)
Aaa hiç eziklemek yok, şunun şurasında sekiz on yıldır ilk defa konsere gidiyoruz muhterem kocamla, ben sosyal medyada paylaşmayacağım da kim paylaşacak!
Sekiz on yıl dedim ama hamileyken grupça gittiğimiz operayı saymıyorum tabii. Tenor muydu neydi, kalıplı bir adamın incecik sesine “kalıbından utan puh” diye son derece nezih, sanatsal bir eleştiri getiren İlker ve peşi sıra kahkahalarına hakim olamayan biz otuz yaş üstü beş kişilik grubu kapı dışarı etmelerine ramak kalmıştı. Kanımca karnı burnunda olan şahsıma acıdılar. Gruptakilerin bizi bir daha hiçbir sanat etkinliğine davet etmediklerini söylememe bilmem gerek var mı? Ama bu İlker’in ilk vukuatı değil. Üniversitedeyken AKM kıçımızın dibi bir kültür sanat olayına girelim, Cumhuriyet meyhanesinde, Alman Bira evinde zıkkımlanacağımıza bir gece de bir bale resitali izleyelim demiş, bu muhteremi Kuğu Gölü balesine götürmüştüm. İlker’in tayt giyen erkekler konusundaki seviyeli (!) yorumları, düzgün giyimli hanımlar beyler tarafından “cık cık”lanarak protesto edilmişti. Kötü adamı Batman’e benzetmesine girmiyorum bile. Hele Karmen’in dördüncü perdesini beklemeden koşar adım AKM’yi terk ettiğimizi zinhar anlatmam! O günden sonra AKM’ye sadece oy atmaya gittik. Bir kültür sanat etkinliğine de alırlar mıydı bizi? Hiç sanmıyorum.
Bir türlü yeşillenmedikleri için “sen az suladın, yok sen iyi sulamadın” diye birbirimize bok ataduralım, üzerinize afiyet bizim çimler kurtlanmış. Ne alaka deme len dinle! Yani oku :P
Cuma akşam Özdere’ye gittim, bizim cüce anneanne dede şefkatiyle iyice semirmiş. Bisiklete bindik, yemek yedik, koyun koyuna mis gibi uyuduk. Konser var ya, cumartesi Çeşme’ye direkt geçeceğiz, İlker arkadan gelecek, zira bu çim kurdu işini çözmesi lazım. Konserin başlamasına pek az bir zaman kala İlker de Çeşme sınırlarına girdi.
Kurt ilacını almış fakat donanımında bir takım eksiklikler var. Adının “süzgü” olduğu konusunda son derece emin olduğu amma ve lakin google’a görsellerden sorduğunda çay süzgecinden tut da makarna süzgecine kadar envai çeşit öneride bulunulan alet, nam-ı diğer (yani doğrusu) sulama kabımız yokmuş evde. O olmayınca da ilaçlama çok zor. Buluruz, dedik, çıktık hemen. Arabayı park ettik, Çeşme’nin çarşısına daldık. Konser 21:00’de, saat 20:40 olmuş biz daha sulama kabı bulamamışız. Sulama kabı ile konsere girecek olmamız umurumuzda bile değil, yeter ki bulalım, zira o gece ilaçlama yapmak zorundayız.
Bulduk. Bulduğumuza sevindiğimizi o kadar açık yüreklilikle ifade ettik ki, dükkan sahibi o günün en karlı satışını yaptı. Kanımca ederinin iki katını ödeyip çıktık. Dedim ya, umurumuzda değil. Elimizde en dandiğinden sulama kabı ile koşar adım konsere yollandık. Allah seni inandırsın kıçımızdan ter aktı. Köşede market bulduk, 7/24 açıkmış, allah yüzümüze gülüyor, bıraksak olur mu dedik, 25 kuruş kira istedi bakkal amca. Peşinen ödedik vallaha, Sıla’ya ayıp olmasın.
Koştur koştur yerimizi bulduk oturduk, 21:00 olmamıştı saatler. Abovvv Açıkhava’nın yarısı boş! Var bu işte bir iş dedik ama kalbimizi çürütmedik. Dakikalar geçiyor, tek tük doluyor salon, ulen konser başlamıyor. Gelenlerde de bir rahatlık bir aymazlık! Ulen götümüze motor taktık geldik, az hızlı hareket etsenize şerefsizler! Ulen çişimi tuttum konser başlayacak diye neredesiniz len! İlker teşhisi koydu; İzmir seyircisi! Unutmuşuz biz tabii. En son böyle bir konsere İstanbul’da gitmiştik, saatinde başlamış saatinde bitmişti. Puhhh! Eh Sıla da İzmirli tabii, biliyor hemşerisini hiç kasmıyor.
Abicim millet de bir şık bir şıkıdım, bilmeyen de konsere değil düğüne geldi sanacak. Sıla’dan daha makyajlı, daha dekolteli ve daha şık kadınlar vardı, diyeyim, sen anla. Zaten ben de Sıla’yı bu yüzden seviyorum. Aşmış bir hatun kendisi. Her şey çok güzeldi tabii ki… Mest olduk.
Konser devam eder, biz de havamızı iyice bulmuş eşlik ederken, hayda birer ikişer millet kapıya yığılmaya başladı. Niye n’oldu arkadaş, konser bitmedi ki? Biz kapıya yakınız diye sevinirken bir anda önümüz ayakta konser izleyen kocaman bir grup tarafından dolduruldu. “Hayır, geç geliyorsun, tabakhaneye yetiştireceğin bir şey varmış gibi erkenden çıkmaya çalışıyorsun, hani yapacak daha mühim işlerin varsa ne bok yemeye konsere geliyorsun?” diye sorarlar adama. Ama yok ben sormadım, sadece şiddetle kınadım. Evde çim kurtları ilaçlanmayı beklerken biz kıçımızı kıpırdatmıyoruz ama siz alemlere akmak için konserin bitmesini beklemiyorsunuz, puh sizin kalıbınıza, demek lazımdı, yok ben demedim, yine sadece şiddetle kınadım.
Rumeli Pastanesi’nde de kazandibi yatağında karadutlu dondurmayı (bak Çemeye gidip de bunu denemeyenin deneyip de bana dua etmeyenin iki elim iki yakasında, ona göre!) mideye indirip 7/24 bakkala yollandık.
Yollandık da… Yolu bulamadık. Tek arabanın bile girmekte zorlandığı Çeşme’nin arka sokaklarında üç tur attık, 7/24 bakkal yok! Paralel evrene inanmaya başlayacaktım, zira iki kişi olduğumuza göre aynı anda hayali sulama kabını hayali bir bakkala bıraktığımızı hayal etmiş olmamız imkansız. Evren, torpilini çim kurtlarından yana kullanmaktaydı o gece, benim özetle olaya bakış açım budur abicim. Kurtların tam bağımsızlığını tanıyıp bahçenin tamamını istila etmelerine boyun eğecektik ki bakkalı bulduk!
Gece, bakkalın "yemeğini suyunu verdik, sabaha kadar idare eder" esprisi ve çim kurtlarının hayalgücünü zorlamayacak hazin sonu ile nihayete erdi. 


7 yorum:

Emine dedi ki...

Gözümden yaş geldi, allah da seni güldürsün bacım :)

sihirlirloklava dedi ki...

unutulmaz bir konser olmuş..öncesiyle sonrasıyla :))

Adsız dedi ki...

yazıda gerçekten 2 şeye gıcık oldum 1.gerçekten konsere geç gelip erken giden 'biz herşeye tokuz öyle para b.kki 2 şarkı dinlemek için konser bileti alır canlı dinler gideriz' havasında olan insanlara. 2.emanet için para isteyen bakkala. ya zaten açıksın ve zaten sana malımı teslim ediyorum örneğin gelmesem ne olacak havadan bir sulama kabına(!:)) sahip olacaksın üzerine ne para istiyorsun değil mi sanki espirisi gibi su yemek vermesi gerekiyor koymuştur köşeye durmuştur allahım insanlar ne fırsatçı olmuş. benim aklıma bile gelmezdi emanet için para almak sanki onu korumak için canınını dişine taktı gövdesini siper etti (gözümde canlanınca pek bi komik geldi) mercan..

Gulcin dedi ki...

ben de bakkala cok ama cok sinir oldugumu belirtmek isterim. Kira ne yahu! Eskiden boyle degildik diyecegim olmayacak ama diyecegim. Insan emanet bir sey birakildi diye para lair mi? ben taksimde bir muzik aletleri satan dukkana essek kadar valizimi biraktim inan olsun ona bir sey demedi cocuk. ne varsa genclerde var arkadas. Cesmenin suyu cikti kanimca.

Silaya bayiliyorum ben. orada olsaydim tum sarkilarina eslik ederdim o kadar. Niye biz yokken oluyor bu konserler :) Cim kurdunu da ilk defa duydum ben yeliz. Bu arada bir sey dicem siz boyle seyler icin bizimkilerden odunc alsaniza arayip duruyorsunuz. bizim sitede kesin vardir o suzgec mi ne. Aklinda olsun bana mail at ayarlarim ben :)))

Sila En dogru zaman' i da soyledi mi? de bana buna dayanabilirim :)

yeliz dedi ki...

Yok be adam şaka yaptı da biz verdik yine de:)) aa aklımıza gelmedi bş dahakine isteriz:) söyledi sıla sıla bizi bitirdi:) eylülde izmirde var yine konseri gelecek olursanız aklında olsun

yeliz dedi ki...

Birincisine tamamen katılıyorum ama bakkal şaka yapmıştı biz yine de verdik:)) 25 kuruş yav napalım

Gulcin dedi ki...

Man bakkal amcanin gunahini aldim iyi mi :) Ozur dilerim bakkal amca :)
Eylulde Sila konseri varken ben sanirim koli yapiyor olacagim Yelizcim. Gelsene yardima sana Sila calarim fonda :))