11 Temmuz 2013 Perşembe

Dünya ahiret kardeşim olsun ben bu Murphy denen herife çok gıcığımarkadaş!

En gıcık olduğum muhabbeti ben yapmayacağım, hayır "hep koşturmaca hep koşturmaca" yakınmaları ile başlayan "dünyayı kurtarıyorum" havalarıyla devam eden söylemlere girmeyeceğim. Hadi kabul edelim hiçbirimiz bir bok yapmıyoruz aslında. Küçük burjuvalar olarak küçük burjuva ihtiyaçlarımıza kıtı kıtına yetecek kadar para kazanmak için çalışıyoruz, hepsi bu!

Ben üç beş klima pazarlamanın peşindeyim, sen ona buna kredi satmaya çalışıyorsun belki, beriki inanmadığı bir sistemin içindeki çarklardan sadece biri... Ve böyle tüketiyoruz yaşamı. Birileri daha can veriyor, gencecik biri daha hayata veda ediyor ve biz böyle tüketiyoruz yaşamı! Hepsi bu!


işte bu aydınlanmayı yaşamayalım diye patronlar istemez çalışanları izni çıksın. Kafa boşken düşünür çünkü mazaallah kim bilir neler düşünür?

Tatil tabii ki güzeldi ve tabii ki bitti. Ama ne bitiş!

Pazar akşamı dönüşümüz erken olsun da iki günlük İstanbul seyahati için dinleneyim istedim. Hayır yazlıkta dinlenilmiyor abicim çünkü eve döndüğünde bir valiz boşaltma işlemi var. Sonra iş seyahati hazırlıkları var. Bunlar da pek tabii gecenin on ikisinden sonra yapılınca yorucu oluyor, özellikle de sabah 06:30 uçağına bineceksen...

İşte tam da bu sebepten güneş batmadan İzmir'de olmak gibi planlarım vardı. Murphy ve kanunlarının eş zamanlı bir planlamanın içerisinde olduklarından haberim yoktu. Bütün planları benim planlarımı bozmak üzerineydi ve lafı uzatmayayım, amaçlarına ulaştılar. Pisliksin Murphy!

Arcayla denize gidecekken kucağımda uyuyakaldı...
Bahçeyi sulamamız gerekirken suyun debisi düştü, sulama saatler sürdü...
Tam yemek hazırlayacakken misafirler geldi...
Evdeki üç ampul birden patladı ufak çapta karanlıkta kaldık...
Arca'nın parkta içine kum doldurduğu arabalarını salonun orta yerinde sergileyeceği tuttu, anasının zırıl zırıl ağlamasına sebep oldu, sonra da üste çıkmak için o da ağladı. Ana oğul koltukta oturmuş ağlar bulan İlker olaya bir anlam veremedi.
Tam evden çıkacakken İlkere telefon geldi ve hiç abartmıyorum yarım saat sürdü...
Tam otobana girecekken mazot ışığının yanmakta olduğunu fark ettik ve benzinci bulacağız diye yolu uzattık...
Otoban çıkışı seçtimiz yol tıkanıktı
Eve girmeden uğramamız gereken bir yer çıktı
Bileti check in yaptım ama link telefonda bir türlü açılmadı, "geçici bağlantı hatası"ymış peh!
Duş yapacağım su bir türlü ısınmadı, meğer İlker sıcak suyu kapatmış
En nihayetinde gece bir gibi yatabildiğimde, bittiğini sanmış ancak fena halde yanılmıştım, Arca tatil alışkanlığı ile annesine ihtiyaç duymaktaydı, defalarca uyandı ve bit kadar yatakta sığışıp uyuduk.

Haliyle pilotun anonsunu bile duymadım, bir ara gözümü açtım ki bulutları altımıza almışız, bir pamuk helvanın üzerinden kayıp gidiyoruz, rüya gibiydi... Yoksa rüya mıydı lan!

Günü boşver akşam nefisti. Elvanla saatlerce oturup yedik içtik açık havada. Öyle özlemişim ki... Kitaplardan konuştuk, hayattan, direnişten... En çok da direnişten. Umutlanmışız ikimiz de, karamsar kayıp kuşak olarak umutlanmak ne güzel...

Geçen gidişimde ondan aldığım "İstanbul hatırası"nı geri verdim, blog yorumlarında açık ara birinciliğe oturan "bab-ı esrar" ile çok merak ettiğim "beyoğlu rapsodisi" arasında epey bir bocaladıktan sonra oy çokluğuna teslim ettim kendimi. Ahmet Ümit kitapları ödünç veren bir arkadaşım var yav daha ne isterim hayattan?

"Bab-ı esrar" yol arkadaşım oldu dün. Nefisti... an itibariyle yazıya burada son verip kitaba dönüş yapıyorum. Ama uçağı beklerken başka birinin okuduğu kitabın adını görmek için düştüğüm halleri merak ediyorsanız, bir sonraki postta görüşürüz:)

Son olarak...
"Kim lan bu Murphy?" Diye soranlar olabilir, katiyen eziklemem, kanunlarını da yazıma ekler, vatana millete hayırlı bir blogger olmanın verdiği vicdan rahatlığıyla huzurlarınızdan ayrılırım:

"Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir."
"Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir."
"Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır."
"Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır."
"Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır."
"Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir."
"Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi."
"Ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir."
"Çözülen her problem yeni problemler yaratır."
"Her şey yolunda gidiyorsa, kesin bir terslik vardır."

2 yorum:

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Ben de Murphy AŞKIMI yazmıştım bir zamanlar blogda... Kendisinin ne kadar yakışıklı bir abi olduğunu da öğrendikten sonra hayattan beklentilerimi düşürmeye karar vermiştim :D

lale dedi ki...

Yeliz bu Murpy'nin senin yoldaşın olduğunu anlayınca,ona göre düzenleyeceksin yaşamını hep bir B planı ile ve olasıklar üzerine kuracaksın yaşamını,ben mesela...
Misal,okul bitti, ben diplomamı almaya gittim...Hoca açtı diplomaların olduğu dolabı,binlerce diploma...Adam tek tek bakıyo...Hocam dedim,en son destenin en altına bakın:)) Adam elini attı ve inininiiiiggg benim diploma elinde...Nası yani ddi öyle yani dedim:))

Ahmet Ümit'in ''Bir Sis Böler Geceyi'' en şahane kitabı değil,hatta en alt sıralara koyarım ama Alevi cemaati ile ilgili yazılmış,kendi aralarında adetlerinin neden yozlaştığını az buçuk irdeleyen bir kitaptır. Farklı bir deneyim olabilir. Filme de alındı,izlemedim elimde olduğu halde o kada diim sana...En sevmediğim kitabı bile diyebilirim ama dengesiz ben okunmalı derim. En sona koy ama oku:))
İmza: Ne dediğini bilemeyen,karaktrsiz kurbağa Lale Ablan:))