12 Kasım 2012 Pazartesi

Zamanla... zamanla...

Uzunca bir süre Arca’nın asosyal bir velet olduğunu düşünüyordum.


Ben sosyal bir kelebektim çocukken, mahalle ve komşu ilçeler bile beni severdi. Öyle aman aman bir güzelliğim olmadığından sosyalliğim ve sevimliliğim ile insanların ilgisini çekmeye çalışıyordum galiba? Yok pek güzelsin filan demek yok, ablamın çocuk prensesliğini görmeyen hiç kimse ahkam kesmesin abicim. Düz saçlı, güzel yüzlü, hemen hiç ağlamayan, zırlamayan sokağa bile çıkmayan sakin duru bir güzellikti ablam. Hani her annenin “ayyyyy” diye iç geçireceği bir kız çocuğu. Pek de güzel olmayan küçük kardeş olarak sahalara katılan ben, sevgi kazanmak için mücadele etmeliydim, ettim!


Arca bana hiç benzemiyordu ve gerçekten kendisinin asosyalin önde gideni olduğunu düşünüyordum. Düşünmek için geçerli sebeplerim vardı. Oyun grubunda arıza çıkarıyordu, sürekli beni istiyordu, parka gittiğimizde diğer çocuklara tek tek çemkirerek “GİT BURDAN BENİM KAYDIRAĞIM!” diyordu. Görece erken konuşan bir velet olduğu için etrafındaki insanlara istenmediklerini pek de güzel ifade ediyordu. “BAKMA BANA! BAKMASIN BU BANA!” cümleleriyle iletişimde çağ atlatıyordu muhataplarına. Paylaşmama konusunda ihtisas yapmak üzereydi. Okul bile çare olamamıştı "paylaşma" konu başlığına. Veli dede’nin torunu dedin mi, eli ayağı titriyordu, evet o çocuk onun oyuncaklarına musallat olabilirdi. Onun oyuncaklarında herkesin gözü vardı sanki. Aman tanrım, ya alırlarsa? Ha ya alırlarsa oyuncaklarını? Bir taraftan da onun bunun oyuncağını alıyor, hemen her ortamda terör estiriyordu.

Kara yaslardaydım, Allahım benim bebem evet “benim” bebem nasıl böyle bir haydut olurdu? Hayır, nayır olabilemezdi.

Bu arada küçük bir ayrıntıyı dikkate almamışım. Evet, Arca’nın yaşını. “Bizim oğlan hödük, karakteri böyle yapacak bir şey yok…” diye kabullenme ayaklarına yatacağıma, çocuğun yaşını hesaplayaydım iyiydi. Nitekim peşin hüküm verdiğim zamanla ortaya çıktı. Bizim mal Osman oldu sana kabak çiçeği sosyal böcük. Artık parkta çocuk yoksa oynamak bile istemiyor. Yaşıtı bir çocuğu asla affetmiyor, kocaman kocaman sarılıyor. Her ortamda kendine arkadaş yapıyor. Mahallede Liva’sı var, içi gidiyor. Hemen her akşam bir Cansu’dur tutturuyor, Cansu bize gelsin, biz Cansuya gidelim… Pazar günü Patlıcan’daydık. Dakka bir gol bir Emir adında bir yaşıtıyla kanka oldular, Poyraz geldi sonrasında tam eğlence.

Demem o ki… çocuğuna b.k atmadan önce bir durup düşünmeli. Yaşı kaç bu çocuğun? Bu yaşta normal mi değil mi?

4 yorum:

Handan dedi ki...

Metehan da küçükken yolda kendisine merhaba diyenlere "Mahvol sen mahvol mahvol" diyen, yanına yaklaşanlara "Sakın bana dokunayım demeyin"diye ültimatom veren bir tipti :) 4-5 yaşlarında geçti :)

ZeyneP dedi ki...

Puhahahaha!!!
Hem sana ve Arca'ya hem de Handan'a ve Metehan'a çok güldüm.
Allaaaamm Allaaam bizi neler bekliyor acaba?

Mahvol sen mahvol :P
:D

Gulcin dedi ki...

ben demisyim gayrt sosyal diye benimle cok sicak konustu vallahi gerisini bilmem :)

asukak dedi ki...

Çok güzel ya kızması bile güzelmiş seninkinin :D (Tuğba)