5 Ekim 2012 Cuma

"Arca, oğlum, senin annen bir salaktı!" Vol.14

“Arca” ve “televizyon”un olduğu bir cümleye benim hassasiyetimin girmemesi mümkün değil. Pek çok konuda “saldım çayıra…” olabilirim ama şiddet, hayır abicim ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi (gerçi ben çikolataya da böyle yaklaşmıştım şimdi götünde kırmızılıklar çıkasıya kadar yiyor- hmm pek iyi bir örnek sayılmam).

Ege'nin doğum gününde pinyatadan yakaladığı bonibon ile mutlu
olan bebem:) hayır tabii ki ertesi gün okulun sürpriz gününe gönderdim,
paylaş arkadaşlarınla dedim, tek başına yemesine izin vermedim!

Haber kanalı açık kalmışsa, İlker’in başının etini yiyorum. Travma da bık bık da… Kuzey Güney’i izliyor, silahlar çekiliyor, ben evde daha büyük terör estiriyorum. Muhteşem yüzyılın kafa koparma sahnelerini görünce cinnet geçiriyorum.
Çocuk, benim tepkilerimden etkilendiği kadar televizyondan etkilenmiyor, şerefsizim.

Neyse muhterem kocam da benimle aynı görüşte olacak, cüce ortalıktaysa, umumiyetle spor programlarını açıyor. Bu defa da korkarım Arca, Erman Toroğlu’nu dedesi filan sanacak (ama tabii sesimi çıkarmıyorum, buna da razıyım.)

Ne diyecektim?

Her şey çok masum başlamıştı. Günlerdir ateşli olduğu için okula gidemeyen cüce sıkıntılardayken anneannesi ile dedesi onu ziyarete gelmişlerdi. Hatta kumandalı araba getirmişler, bizim cüce kendinden geçmişti. Sohbet ediyorduk, gülüyorduk, bir taraftan da televizyonda zararsız bir dizi açık.

Diziyi biliyorum, yazın annem izlerken ben de bakmıştım, aile dizisi, komedi. Adını hatırlamıyorum ama Metin Akpınar, Haldun Dormen, İclal Aydın oynuyor, kadro güzel, eğlenceli. Zararsız yani. Madem televizyon açık kalacak bari bu kalsın dedim. Arca da zaten bir oyun odasına gidiyor bir yanımıza geliyor. Neyse bir ara kilitlendi diziye. Salak anne! Bak değil mi ne oluyor diye!

Bizimki dudağını büktü, başladı ağlamaya ama nasıl ağlıyor, durduramıyorsun. Dizide hırsız kılığına girmiş evin kızı, galiba annesiyle babasını barıştırmak için. (bu arada dizide kadınlar pek genç o çocuk ve kocalara göre, bunu da yazmazsam çatlarım) Ama güvenlik görevlisiyle babasının bir yakalayışı var bizimkini derinden sarstı. Aldım odaya götürdüm. İşin aslını anlattım. Yok ikna olmuyor. Taktı hırsızlara. Bizim eve girerler miymiş? Oyuncaklarını çalarlar mıymış?

Bir ara ikna oldu gibi, kitap okuduk, uyuyacağız. Yok uyuyamıyor. “Ben babama bir şey soracağım” deyip deyip kalkıyor, benim açıklamalarımdan tatmin olmamış pis! Sorduğu da hırsızlar tabii ki! İlker anlatıyor ben anlatıyorum. Allah seni inandırsın bütün gece cücenin bir çakma hırsızdan peyda olmuş travmasıyla uğraştık. Salaksın işte kadın salaksın! Kapat değil mi televizyonu? Zararsızmış, al sana zararsız!

Onu bunu boşver de sen yıllardır adamın kafasını ye, sonra velet gelsin senin açtığın diziden kafayı yesin, reva mı lan bu bana! Cücenin psikolojisinden geçtim, muhterem kocam torunlarımıza bile anlatıp dalgasını geçecek şerefsizim, ben ona yanıyorum.

6 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Yeşim, Üzeyir Garih öldürülülmesi bizim evde bir ay probleme yol açtı... Gamse2nin bir ay midesi bulandı...

Çok haklısın bu konuda

ayak izleri-sevgi dedi ki...

ah ah tv benimde çok canımı sıkıyor inan.. evdeyken müdahale edebiliyorum da ben yokken neler oluyor inan bilmiyorum.. bugün ki yazımda da var.. bir kaç kere uyardım ama çok ağlıyor diyor kestirip atıyor.. bizim ki çizgi filmleri izliyor.. ama onlarında bazılarının kurtlar vadisinden farkı yok.. :((

Fatma dedi ki...

Bu tür şeyler benim de başıma geliyor, masum bir çizgi film izliyoruz, araya reklam giriyor ben bir kaçıyorum işe dalıyorum bir de bakıyorum başka bir film tanıtımı veriliyor arada, vurdulu kırdılı bir anime garip garip yaratıklar.
Sizinki de pek fena olmuş, geçmiş olsun, çocukların nerelerden etkileneceği belli olmuyor hiç.

flzpink dedi ki...

Hırsızlar çocukların zayıf noktası sanırım, gerçi çok düşünsem bu konuyu ben bile paranoyak olurum herhalde. Biz de bir dönem Keloğlan'daki masum(!) hırsızlık vakası nedeniyle kabuslar görmüştük. Televizyon işi (reklamından çizgi filmine kadar) başlı başına problem..

OzGe dedi ki...

maskeli fare öneriyorum size. iki doz :P

concon

Adsız dedi ki...

hırsız 26 yaşıma kadar fobimdi nemi oldu evime girdi, bişey bulamayınca herşeye zarar verdi. sonra mı çivi çiviyi söker fobimden kurtuldum:) 5 yaşındayken heyebeliada da yabani atlar tarafından yüzlerce metre kovalanmıştım, kendimi yolun sağına atıp yüzüstü kapandığımı hatırlıyorum en son. ünvde bu fobiyi yenmeliyim deyip atlı klubünde ağlaya ağlaya ata binmişliğim var. algıda son nokta yaşayan zamane çocuğunun bilinçli annesi olmak zor vesselam.. çocuk travma yaşamış diye düşünen anne baba var mıydı bizim zamanımızda en fazla bi çimdik yer travmadan çıkıverirdik ahaha:) mercan