30 Mayıs 2012 Çarşamba

Fonda "eye of the tiger" çalıyor

Ve ben eşşek kadar kadın tabakhaneye bok yetiştirecekmiş gibi koşuyorum.

Koşarken kulağımda o gaza getirici müzik, gözlerim hedefe kilitlenmiş. İnsan yığınlarının arasından slalom yapıyorum. "Slalom baby slalom!!"

"Üç kişi daha geçersem 1 dakika daha kazanırım"ın hesabını yapıyorum. Hayır gülmüyorum son derece ciddiyim. Üstelik dışarıda hava 25 derece iken bu gerizekalı insan topluluğunun bu kapalı AVM'de ne aradığını sorgulayacak kadar ciddiyim.
Var ya  gerizekalı kardeşim bu millet! Mis gibi hava git sahile, git pikniğe, pazar günü ne işin var AVM'de? Hepinizin mi acil alışveriş yapmanız gerekti? Yok be öyle olsa bir allahın kulu da dükkanlara girmez mi? Çoluğu çocuğu kapmış, AVM koridorlarında gezinti yapıyor. Dükkanlar bomboş! Böyle bir zihniyet dünyanın hangi milletinde vardır?

Bebesini bırakıp kocasıyla gezmeklere giden kadının suç ortağı kocasıyla paylaştığı vicdan azabı... benim haldur huldur koşuşumun sebebi bu! Yoksa bayılmıyorum bahar havasında havasız AVM'ye girmeye.

Utanacak saklayacak değilim. Keyifle gittim, kocamla, iş arkadaşlarımla ve eşleriyle eğlenceli bir hafta sonu geçirdim. Aynı zamanda bebemi bıraktığım için de vicdan yaptım.

Hoop başa sarıyorum. Herşey Arca'nın resim konusunda tam bir kalas olduğunu fark etmemle başladı. Hatta kendisi bile resimlerinin "bebek işi" olduğunu söylüyordu. Ben de bebemi ressamlarla tanıştırmaya karar verdim. Pearson yayınlarının dünyaca ünlü sanatçıların çocuklarla yaşanmış hikayelerini anlatan bir seri var. "Van Gogh ve Ayçiçekleri" bizi seri ile tanıştıran kitap oldu. Arca o kadar sevdi ki Vincent amca'yı, seriyi tamamlatmak için haftalardır türlü taklalar atıyor.

İstanbul'dan Leonardo Da Vinci'yi getireceğime söz vermiş, bir hafta önceden internetten sipariş etmiştim, dönüş için hazırdık. Arca bilir, her seferinde sadece bir kitap alınır. Hepsi topluca alınmaz. Amma velakin bu hafta sonu "bunlar beni bıraktı, ne koparırsam kardır" zihniyetiyle epey denedi bizi. İlker "kırılan arabalarımdan al, babam" kıtırını yemedi ama ben salak gibi "Picasso'yu da getir"i yedim ve böyle başladı maraton.

Havaalanına yarım saat önce gelmek İlker'i ilk defa gıcık etmedi. Picasso'yu arayacaktık. Allah seni inandırsın dış hatlara bile gittik. Ne de olsa o yolu arşınlamaya bir gün önceden antremanlıydık, koymadı. Tabii ki bulamadık.

Havaalanından indik, artık Çeşme'ye gideceğiz, ben tam "trafik olmasa da Optimum'daki D&R'a uğrayıversek" diye aklımdan geçirirken, İlker "uğrayalım mı" dedi. Dedim ya ortak bir vicdan muhasebesini paylaşıyorduk o gün, yoksa ruh eşi durumları değil katiyen! Trafik iğrençti, otoparka girmek en az yarım saat. Vazgeçmedik, az ilerdeki Opel'in önünde İlker bekledi ben 8 dakika içinde en üst kata çıktım, boş D&R'da bütün serinin stoklarını tarattım (yuh hiçbiri yoktu) ve elim boş geri döndüm.

Süngümüz düştü, bebemize Picasso'yu bulamamıştık, yüzümüz yerdeydi.

Teselliyi balık halindeki levrek, kalamar ve karides üçlüsünde aradık. Bir de çayla götürdüğümüz midye dolmalarda. Midemizi ve gözümüzü iyice doyurduktan sonra yollandık yazlığa. Cüce uyumaktaydı. Ve Picasso'yu bir defa bile sormadı zira babaannesi tek kitap konusunda kendisini ikna etmiş. Kısa mesafe koşuda kırdığım rekor yanıma kar kaldı.

Eve döndüğümüzden beri aklı hala Picasso'da. Birkaç defa sordu. Optimum'da stok kontrolü yaptırırken Forum'da tek kaldığını öğrenmiştim. Dün doktor dönüşü aldım. O da en az Vincent amca ve Leonardo kadar güzel bir kitap. Arca üçünü birlikte okutuyor, bir de arkasındaki hayat hikayelerini. Ulen bu velet sayesinde kültürüm arttı şerefsizim, bu üçünün hayatını sor şimdi en ince ayrıntısına kadar anlatırım, o kadar yani!

Benzer kitap arayış öyküleri için buraya ve buraya tıklayabilir, "kadın senin hiç işin yok mu, manyak mısın?" diyebilirsiniz.

2 yorum:

minikkus dedi ki...

karı-koca azminize hayran kaldım valla :) ama sonunda canavarımız kitabına kavuşmuş, sanırsam onlarla uyuyo :P

gonca keskin dedi ki...

çocuklar hayatımıza girdikten sonra daha bir vicdanlı olduk sanki :) Biz de ne zaman yalnız program yapsak , İrem'İ konuşur ona hediyelerle döneriz :)
Sİzin kitap arayışınız da hoş ve mutlu son ! o pamuk ellerden öpmek lazım :)