4 Kasım 2011 Cuma

Eğitici mi eğlendirici mi?

Julia Donaldson çok acayip bir kadın. Ben naçizane kendisinin hayranıyım. Bütün kitapları var Arca’nın kitaplığında, sanırım sadece “Mağara Bebeği”ni almadık henüz. “Kasabanın en şık devi” ile başlayan münasebetimiz, hemen her kitabında çoğalarak artan bir sevgiye, bağlılığa dönüştü.

Arca ile ilgili konularda birinci çoğul şahıs kullanmaktan imtina ederim, lakin o bir birey. İşedik, yedik, uyuduk gibi fiillerle anlatmam Arca’nın durumunu. Lakin J.D. denen kadın ikimizin de hayatına nüfuz ettiği için ikimiz adına konuşmakta sakınca görmüyorum.

Tam piyasada artık J.D. kitabı kalmadı derken Bir dolap kitaptaki şu haber ile günüm aydınlandı.

Yazının içindeki “eğlendirici, eğitici” kavramlarına takıldım. Sahi bizim okuduğumuz her kitap “eğitici” mi? Ya da şöyle sorayım. Çocukların okuduğu her kitap gözüne soka soka “eğitici” olmak zorunda mı?
Bence hayır! Eğlendirirken öğretiyorsa ne ala! Ama sırf eğlenceli diye bir kitabı alıp okuyabilirim Arca’ya.

Çizgi film de böyle mesela. İlla ki eğitmeli mi çocuğu çizgi film? İlla değerlerimizi öğretmeli mi? İlla o televizyonun başından kalktığında bir şeyler öğrenmiş mi olmalı? Biz çoğu zaman sırf eğlenmek için televizyon izlemiyor muyuz?

Çok sordum farkındayım, ama bence – kötü örnek olmadığı sürece – çizgi filmlerin eğlendirmesi daha önemli.

Arca, hastane günlerine kadar hemen hemen hiç televizyon izlememişti, demek ki iki yaşına kadar diyebiliriz. Şimşek Mcqueen ile o ilaç saatlerinde tanıştı ve hemen her erkek çocuğu gibi hastası oldu. Ondan önce hafta bir izlemesine izin verdiğimiz Mickey’nin Klüp evi vardı gündemimizde. Kayyu kitap olarak girdi evimize, rastladığımızda izlemesine izin verdik. Açıkçası ailece çizgi film kültürümüz bunlarla sınırlı. Karşılaştırma yapmak gibi bir iddiam olamaz, zira uzman değilim.

Ama hiç çocuğum eğitiliyor mu bunları izlerken diye düşünmedim. Eğleniyordu sadece.

Bence çocuklar çizgi filmden değil, aileden öğrenmeli. Bizim vermek istediklerimizi en iyi biz verebiliriz. Bizden gördükleri ile öğrenebilirler, sokma akılla değil.

Aksi halde çocuğu televizyon karşısında oturttuğumuz için sadece vicdanımızı rahatlatırız, “oh çocuğum eğitildi” bahanesiyle.

13 yorum:

ÇokBilmiş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
çölyak dedi ki...

çizgi filmlerin amacı ilk olarak görsel zekayı kullanarak nesnelerin canlandırılma işlemidir.20.yy'a gelindiginde bu bir sinema dalı olarak karşımıza çıktı.aslında ilk insanların magaralardaki çizimleri bu sanatı başlatmıştır.bu sebeble çizim ve animasyon(objelerin canlandırılması) yaşamdan izler taşıyarak birşeyler anlatmak için yapılmıştır.ancak yaşadıgımıız bu zamanda çizgi filmlerin amacı tamamen degişmiştir.şirinlerin kominizmi; Pokemon, digimon, powerpuff girl, beyblade gibi çizgi filmler ise şiddeti çocukların bilinçaltına yerleştiriyorlar.tıpkı bizim izledigimiz birçok filmin ve reklamın 25.kare teknigiyle bilinçaltımızı yönlendiren filmlerin olması gibi örnek verecek olursak dövüş kulubu,coca cola reklamları vs. sadece eglendirmek maksadında piyasada hiç bir çizgi film yok maalesef sadece izleyenler farkında olmadan aslında birçok mesaj içeriyo iyi yada kötü ama mutlaka mesaj içeriyo.bende kendi çapımda bu işle ilgilendigim için zaten bilgisayarımın başına oturdugumda eger bir çizgi film yapacaksam ilk olarak düşündügüm "ne anlatmalıyım?" sorusudur ilk aklıma gelen.hele bide çocuklar için yapacaksanız bu çizgi filmi iki kez düşünmek gerekir.ama ne yazık ki tv'nin başına oturtan ve amerikan veya başka yabancı her çizgi filmde anadoluda yetişen her çocugun örfinü,gelenegini,inancını ve kültürünü baltaladıgını unutmayın.eger illa ki çizgi film izletmek istiyosanız bazı güvenilir kişilerin yaptıgı çizgi filmler var bunlar yapılıyo türkiyede bence türkiyedeki çizerlerin yaptıklarını izlettirin bu işle ilgilenen biri oldugum için bunu gönül rahatlıgıyla söyleyebiliyorum.türkiyedeki çizerler bizim yetiştirecegimiz neslimiz için daha uygun olacaktır.

yeliz dedi ki...

işte onu diyorum çokbilmiş, bir şeyler öğrensin diye tv karşısına oturtmak çocuğu, bunu yapmayalım diyorum. Nasıl ki TV'den çocuk bakıcısı olmaz, öğretmen-eğitmen de olmaz bence. Yani vermek istediğimizi TV'den vermeye gerek yok, bunu demek istiyorum. ama tabii ki sırf eğlenecek diye şiddet de içermemeli sunduğumuz yapımlar.

yeliz dedi ki...

çok güzel yazmışsınız çölyak. örnek verebilir misiniz türkiyede yapılmış, türk çizerler tarafından hazırlanmış çizgi filmler nelerdir?
ben açıkçası illa "eğitici" olsun gözüyle bakmıyorum. Sadece benim vermek istediğim mesajlardan farklı bir mesaj olmasın, şiddet olmasın, kötü etkilemesin. benim beklentilerim bunlar. Yoksa örneğin örf ve adetlerimizi çizgi filmden öğrenmesin benden öğrensin.

ÇokBilmiş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
çölyak dedi ki...

yazıma ilk önce beklenen çizgi filmleri belirtmek isterim.öncelikle şunu söylemek istiyorum ben pedagog degilim ben sadece bilgisayar programcısıyım ve bir çizer(amatör olarak) üsteki yazımı yazmıştım.benim bildigim çizerler var bunlar:animatürk.com,Ateş Benice,Derviş Pasin,Orhan BÜYÜKDOĞAN,Erim GÖZEN,Meral ve Cemal EREZ,Ali Murat ERKORKMAZ,Tahsin ÖZGÜR,Şahin ERSÖZ gibi isimlerin yaptıgı işler gayet iyi bence bunu çocuklara izlettirebileceginiz filmler diye düşünüyorum.ayrıca animatürk sitesindeki animasyonlar ve çizgi filmler çeşitli yaş grublarının izlemekten zevk alacagı işler.yazdıgım çizerleri google da aratırsanız tatmin olabileceginiz çizgi filmler var.

çölyak dedi ki...

ve ve ve asıl bir tokat gibi çarpan o çok gerçekçi soru"bir erkek neden anne-çocuk blogunu takip eder"neden NEDEN neden NEDEN ııııııgıghııııhıgııgııhı açıkcası bende hiç bilmiyorum.ve bu soruyu okudugumda aklıma ilk önce"takip etmekten vazgeç ve sırra kadem bas" diye bir ses gelmedi degil.soru -soruyu mu çekiyo bilmiyorum ama aklıma kendi kendime de bu ve benzeri soru sordum kendime ve cevap veremedim cevap veremedikçe köşeye SIKIŞTIGIMI hissettim.düşündükçe düşündüm ve aklıma şöyle bir tez geldi.bakırköy ruh ve sinir hastanesindeki o düşünen adam heykeli beni adeta düştügüm bataklıktan çıkardı.tezim şuydu "olum düşünen adam ne yapıyodu çişini o zaman bende çişimi yaparken bu zor soruya cevap bulabilirim" diye düşündüm ve tezimde haklı çıktım.tabi bu arada evde bir tuvalet kuyrugu oluşmadı degil.ama şunu buldum blog adı,yazarın yazım teknigi,hayatındaki kişileri birer kahraman olarak(roman,hikaye) gösteren bir yazar.tabi çıkış noktam abd,ingiltere ve türkiyedeki en çok okunan blog yazarlarını sevmemeyye başladım yeni bi blog takip etmek istiyodum.günün çorbası ismini duyunca yemek tarifleri veren bir yazar olarak düşündüm ve kızgın bir yorum yapacaktım ama okudukça böyle bişey olmadıgını gördüm.okudukça okudum bi yazı daha filan derken artık sabah kaltıgımda msn yi açıp acaba bugün ne yazdı yazr diye bakar oldum.ayrıca herkese bu blogu okumalarını tavsiye ediyorum.sanırım bu birazda çocuklugumdan kaynaklanıyo ben 5 kardeşin en küçügü olarak biraz ilgisiiz büyüdüm ve birazda bazı problemlerimden dolayı bunu bende istedim.çocuguyla ilgilenen bir ebeveyn gördügüm zaman bir uzaylı gibi görüyorum çünkü hiç alışık olmadıgım bir tarz.biraz imreniyorum yeni nesli biraz kıskanıyorum birazda çocuguyla yatıp çocuguyla kalkan insanlarle egleniyorum.tabi sözüm meclisten dışarı.ama egeer feministçe yaklaşıp hayır bu sadece kadınlar arasında bi blog derseniz takip etmem.ama blog yazarı -meslegi ne bilmiyorum ama-bir uzay bilimleri üzerine kitap yazsa hemen alır okurum çünkü gerçekten yazım teknigi çok begeniyorum.neden bu kadar uzun yazı yazdım bilmiyorum özür dilerim:)

alev ertürk dedi ki...

aman allahım neler olmuş burada :))) çölyak!!!güzel isim ne yalan söleyim yorumlarda hoşuma gitti,ama neden kendini bu kadar uzun uzadıya anlatmak zorunda kaldın anlamadım bir erkeğin bir anne bloğunu izlemesi gayet normal bence :)))

yeliz dedi ki...

inanın çok güldüm çölyak. son zamanlarda aldığım en güzel iltifat diyebilirim. sefil bir makina mühendisi olarak öncelikle "yazar" olarak adlandırılmak sonra da "teknik" ile ilgili güzel yorum almak çok çok mutlu etti beni. Lakin "teknik" benim için teknik resimden pek öteye geçmemişti şimdiye kadar, hani bir tekniğim olduğunu hiç düşünmemiştim. Bu sebepten çok hoşuma gitti yorumunuz.
ve hayır tabii ki burası sadece annelere ait bir yer değil ve tabii ki aramızda herkese yer var:) ayrıca Alevin dediği gibi bir erkeğin bir anne blogu okuması gerçekten gayet normal. ben, okuyucu çeşitliliğine ancak sevinebilirim.
saygılar...

yeliz dedi ki...

bu arada verdğiniz bilgiler için teşekkürler. gugıllayacağım isimleri ve araştıracağım.

ÇokBilmiş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
çölyak dedi ki...

aslında ben birçok blog okurum ve ben yorumumda sadece şaka yaptım eglenmek için.yoksa tabiki sizin ne düşündügünüzü yorumunuzdan anlıyorum.izledigim bloglar arasında en ilgi çekici blog diyebilirim-sanırım benim açımdan-ayrıca anne olmuş kadınlar sabırlı olduklarından mı bilemiyorum ama daha anlayışlılar.diger izledigim bloglar futbol,teknoloji,grafik ,tarih konulu oldugundan erkek nüfusun yogun oldugu yerler daha sert ve farklı görüş penceresine pek yer verilmiyo:)

yeliz dedi ki...

çölyak... güzel düşünceleriniz ve takdiriniz için tekrar teşekkür ederim.