26 Temmuz 2010 Pazartesi

Maaile Hafta sonu

Öksürük geçmiyor, bendeki boğaz ağrısı hep orda gitmiyor. Bi taraftan Nazlılara gitmek istiyoruz, akşamdan bavulu bile hazırladık. Bi yandan üşüttük herhalde deyip, ateş olmadığından mikroba yormayıp bi taraftan mikrobik bir durum ise Cansuya bulaştırırız diye tırsıyoruz. Neyse dedim olmayacak, doktoru aradım, gel deyince toparlandık gittik.
Doktor önce Arcanın ciğerlerini dinledi, bizim gibi o da burun akıntısı olmadan hırlama ve öksürük olduğu için ciğerden şüphelenmiş. Ama çok şaşırdı çünkü bu aylarda pek karşılaşılmayan boğazda enfeksiyon hem de hepimizde! Karı koca kendimizi de muayene ettirdik bu arada:) Maaile antibiyotiğe başladık. Ve çok bulaşıcıymış. Çeşme iptal, Tunanın doğumgünü kutlaması hayal, hatta yazlığa bile gitmek iyi bir fikir değil çünkü orada da benim ananem var, bünyesi pek sağlam değil. Tek tesellim ciğerleri ile ilgili bir şey olmaması. Doktor iyi ki getirdiniz, bakmadan anlattıklarınızla kesinlikle anlayamazdım dedi. Arcayı gören hasta olduğunu anlamaz. Doktorun karşısındaki koltuğa oturdu, sohbete katıldı. Bu arada araya muayeneyi de sıkıştırdık. Tek köpek dişinin kabarıklığı kalmış, diğerlerinin hepsi tamam. Köpeklerden kurtuluyoruz. Boy 2 cm uzamış (83 cm) ama kilo aynı (bana 3 kilo almış gibi geliyor)
Cumartesi temizlik kabusu çöktü üzerimize… Arca & temizlik aynı cümle içinde kullanıldığında bile bomba etkisi yaratıyor. Gündüz vakti serin tek yer AVM. Mikroplarımızı alıp Agora AVM’ye gittik. (iğrenç bilinçsiz, duyarsız aile:P) Gezdik, gezdik… Arcaya bi dolu oyuncak aldık. Kamyon, otobüs… Hala boya kalemlerinden tırstığım için parçaladığı mıknatıslı tahtanın yenisi, evdekileri ezberlediği için yeni ama daha büyük bir ahşap puzzle. Hatta uyudu da yemek bile yiyebildik. Küçük bi anı. A.ziz Üs.tel, yanında şıkşıkıdım mankenden bozma bir ablayla alışverişe çıkmışlar. AÜ kurulmuş koltuğa “şunu al, bunu alma diye” ablaya görüş beyan ediyor, o bildiğimiz oturuş şeklinde. Abla 135 tane kıyafet değiştirmiş, salına salına bakınıyor. Benim de yazlık bir ceket bakmam lazım, Arca peşimde kabine girip çıkıyoruz, ben ne giydiğimin farkında değilim, atom karıca gibi vızır vızır girip çıkıyorum da Arca pek keyifli. İlker pusetten sorumlu devlet bakanı, tekstilci geçmişiyle “o kumaş buna uymadı, bak şunu al filan” diyor. Tam karar verdik çıkıyoruz, Arca atladı AÜ’nün üzerine “DEDE!!!” mağazada çok kısa bir sessizlik, hemen tuttum, “senin deden diil o, amcayı rahat bırakalım” deyip kaçtım, kasada mağaza müdürü, 2 dakikada dedikoduyu patlattı “haklı çocuk ayol, dede olmuş hallere bak” Eve vardık, tertemiz ve düzenli evi eski haline getirmemiz sadece 15 dakikamızı aldı. Arca benim paçamı bırakarak yaklaşık 1 saat kamyon ve otobüsle oynadı. Allahım büyüyor mu ne!! Akşam Hataya inmem gerekti, Arca ile dükkanlara girip çıktık. Metro çalışması heryer beter aslında gidilmez ya neyse… Bolulu hasan usta bile şubesini geçici olarak kapatmış, öyle bir rezillik. Bi dükkana girdik, Arcadan biraz büyük bi çocuk. Arcanın direksiyonunu pek beğendi,
- Teyze bunu nerden aldınız?
- Bilmem ki babası almış, oyuncakçıdan almıştır herhalde.
- Bana niye almadınız?
- ??
Anne filan mahçup ama nasıl güldük, çok tatlıydı. Neyse çıktık, tam karşı caddeye geçeceğiz, kaldırımdan puseti indirirken ayaklarım dolandı, ben, puset ve arca hep beraber düştük. Puset resmen Arcanın kafasına geçti, etraftan koştular, Arcayı çıkardım, korktu, nasıl ağlıyor. Omzu sıyrılmış, su içirdim, orasını burasını yıkadım, yüzüne su çarptım. Etraftan herkes yetişti, abla taksi çağıralım, abla biz seni eve götürelim, abla çocuğun damağını kaldır… İşportacılar, o tatlı çocuğun annesi, etraf teyzeler hep başımızda, sağ olsunlar. Şoku atlattık, kendimizi karşıya attık. Arca keyiflendi ama kaş şişmeye başladı, meğer kafayı da vurmuş, bakkaldan buz gibi soğuk su aldım, kafaya. Nöbetçi eczane bulduk, lasonil. İlker geldi, o ana kadar sakinken patladım tabii zır zır ağlıyorum. Bu arada benim dizim sıyrılmış 3-4 yerde ezik morluk var. Ama benim sakar bünyem morlukları alışkın olduğundan hissetmedim herhalde. İşte böyle… Salaklığın sonu yok, dikkat et di mi? Yavaş git, telaşe memureliğinin sonu budur! Arca bütün gece pek çok defa ağlayarak uyandı, sanırım gündüz yaşadığı travma ona kabus olarak geri döndü.
Pazar sabah erkenden Arcaya meyva almaya çıktık, biz parkta “mi”leri kovalarken İlker alışverişi yaptı. Kahvaltı da bitti, Arca duşunu aldıktan sonra yatak keyfi yaparken, İlker aramıza katıldı, Arcaya masaj yaparken uyuyakaldı! Hem de 2 saat. Keyif pez…gi derler böylesine bizim buralarda!
Bu hafta sonu Arcanın uyuduğu vakitler yeni takıntımız bir PS oyunu “Heavy Rain”. Bir film gibi, ilk birkaç gün teknolojinin ilerlemesine hayranlığımdan (ben en son Sims II oynamıştım) oyuna adapte olamadım, ama izlemesi bile heyecanlı. Bir seri katili bulmaya çalışıyorsun. Dün gece 2’ye doğru oyunu bitirdik ama bence pek başarılı değildik. Yeniden oynamalı. Oynadığın karakteri sen yönlendiriyorsun, seçimin kadar olasılık var. Arca kalktı, tabii daha öğlen. Cehennem sıcağında İzmirde bir atom karınca hem de altı kuru, karnı tok, enerjisi full bir atom karınca nasıl oyalanır? Mesela eline kaşığı önüne çorbayı koyunca en az yarım saat oyalanıyor, bu arada sen “bravo çok güzel yiyorsun” diye cesaretlendirirken iki satır gazete bile okuyabiliyorsun. Ama garibim kendini pek doyuramamış herhalde bizim tavuklu pilavı da mideye indirdi. Ev toplandı, çamaşırlar yıkandı, asıldı, kamyon, puzzle, kudurmaca oynandı. Ama Arca gezmek ister evlere sığamaz. Nitekim sonunda yaygarayı kopardı. Paketledik Arcayı ve öğlenden kalan tavuklu pilavı, doğru Foruma. Vardığımızda akşam 8 di ve hava sıcaklığı 33,5 C idi. Bütün gün evden çıkmamakla ne kadar iyi yaptığımızı anlattık durduk birbirimize. Çocuk tiyatrosu vardı. Tam Arcaya göre, onlarca abla abi, hemen aralarına karıştı, oyuncu “hadi koşacağız” diyor, herkes yerine koşuyor, Arca da. Hemen ortamın adamı oldu. En sevdiği mağaza Zara! Ben hamileyken Zaraya çok gittim herhalde, hemen benimsedi. Koştu, coştu, kabinlere girdi, rafların tozunu üzerindeki hırkalarla aldı. 3-4 defa çıkardık, yine elimizden kurtulup girdi. Bu arada, anne nerde baba nerde arkasına bakmıyor bile! Yürürken bi abla görüyor hoop yön o tarafa çevriliyor. Başka bi abi görüyor, hop o tarafa. Mothercaredeki bütün oyuncakları parmakladı. Artık yorgunluktan tükendiğinde, altı değişti, pijama giyildi, Kipadan süt aldık, ben bardak getirmiştim yanımda, adam pipetle içti! Bazen yapabileceklerini küçümsediğimi hissediyorum. Dönüş yolunda pek tabii aydedeye baka baka uyudu.
Bu haftasonu kendimi sorgulamama vesile oldu. Bazen ne demek istediğini anlamıyorum, Ümit abla, bütün gün birlikte olsan anlarsın dediğinde (ki kötü niyet yok biliyorum) ufaktan dokundu. Evde Arca ile ne yapılır noktasında hep bir takım stratejiler ürettiğimi fark ettim, ister istemez oluyor artık otomatiğe bağlamışım. “Hafta sonu annesi” gibi hissediyorum bazen kendimi. Aman resim çizsin, aman puzzle oynasın, aman kendi kendine yemek yesin, aman şöyle böyle… En son oyun hamuru tariflerini kenara not ederken, İlker “bence kasma, adam oyuncakları ile güzel güzel oynuyor, oyun hamurunu da başka zaman oynar, çocuğu rahat bırak” dedi. Sadece hafta sonu değil sürekli birlikte olsaydık Arca ile iyice kafayı mı yerdim, yoksa her şey için daha mı rahat olurdum? Düşündüm, sanırım ben gündüz saatleri saldım çayıracı takımından yatma kalkma saatlerinde borusu öten cinsinden olurdum. EASY yöntemi ile 3 saatte bir meme verdiğim bebek değil Arca. O bir birey. Nitekim her saatli davranışımıza kendi iradesi ile cevap verdi. Biz gün içinde kendimizi ona göre düzenledik. Bildiği ve kendini rahat hissettiği tek şey; “evet şimdi bişeyler yiyeceğim, şimdi uyuyacağım” gibi ritüelleri idi, gerisi hep kendi kafasına göre… Uyku saatlerini öğlen yemeğinden sonrasına kaysın istememe rağmen hep öğlen uyudu misal. Ne oldu? Kafamıza taş yağmadı. Yani aman uyuduydu, düzeniydi, çok da gerilmeye gerek yokmuş. Sadece akşam 21:30-22:00 arası – herkesin selameti için – Arca uykuya dalmış olmalı! Bundan ötesi teferruat!

6 yorum:

Adsız dedi ki...

tuylerim diken diken oldu pusetle dusme konusunu okurken. cok gecmis olsun.

fazi dedi ki...

neyseki hafif yollu atlatılmış puset durumu :( bu yaz bir garip anlamadım bir türlü bende ipekte daha yeni yeni toparladık.antibiyotik falan zor toparladı diyebilirim gündüz bişi yok gece öksürükten uyku uyuyamadık. 3 hafta kadar sürdü diyebilirim.

Ozguranne dedi ki...

geçmiş olsun!

yeliz dedi ki...

ah kirazım halimizi görsen, ödü patlamış anne daha da korkmuş arca, ciddi badire atlattık verilmiş sadakamız varmış diyorum.

yeliz dedi ki...

fazi aynı hisleri paylaşıyorum, hemen herkeste bi gariplik var.

teşekkürler özgürüm

meltem dedi ki...

Cok gecmis olsun ve acil sifalar.