19 Temmuz 2010 Pazartesi

Bu aralar...

Çok şey yazmak istiyorum, en çok da Arcadaki gelişmeleri. Ona bakınca bir mucizeye tanıklık ediyormuş hissine kapılıyorum. Akşam yazlıktan dönüş yolu tam bir kabustu, Arca arkada uyurken, biz de telefondan Arcanın fotoğraflarına bakıp uzun uzun sohbet ettik. İnanılmaz bir değişim. Bu değişimi engellemen veya ciddi anlamda hızlandırman mümkün değil, sadece rehberlik ediyorsun, o yolunu buluyor. Bebeklikle çocukluk arası bu dönem çok başka. Yorgunluğumun boyutu tarif edilemez. Çünkü Arca pimi çekilmiş gibi asla durmuyor. Evet onunla oynamak zorunda değilim, onun tepesinde de durmama gerek yok da henüz tam yürümeyi, merdiven inip çıkmayı kotarmamış bir minik adamın üzerinden gözümü ayırmam mümkün değil. Birkaç saniye gözümü üzerinden ayırdığım zamanlara birkaç örnek hemen gelsin:
- Cumartesi sabah. Evde bir telaş, erkenden yazlığa gidilecek. Arca kahvaltısını yaptı, baba etrafı topluyor, anne bavul hazırlıyor, Arca ortamın telaşından keyifli bi annenin paçasında bi babanın arkasında. Bir 10 saniye kadar sessizlik, ben deli gibi Arca aramaya başladım. Bütün odalara giriyorum, yok! 10 saniye yaa dakika bile değil! İlker koş gel buldum dedi. İlker akşamdan balkonda kalan mama sandalyesini mutfağa taşırken kapıyı kapatmamış, Arca plastik sandalyeye tırmanmış, geçen otobüslere bakıyor. Aklım çıktı!! Bi akşam önce 6. Kattan düşen çocuk haberi geldi aklıma.
- Zeyneplerdeyiz, pompayı deniyoruz arka odada. Ev kalabalık, Arca salona gitti sanıyoruz. Meğer yer cücesinin boyu yeter olmuş da sokak kapısını açmış, dışarı kaçmaya ramak kalmışken Tufan yakalamış.
- Yazlıktayız, yemek yiyor, bi peçete almaya diye arkamı dönüyorum, mama sandalyesinin üzerine tırmanmış, ayakta duruyor.
- bahçede oturuyoruz, arabanın anahtarını kaptı, koşmaya başladı, hadi koşmadık arkasından heyecanlanmasın diye, ayağı takıldı, bam diye alnı taşa vurdu, bi gittim, alnı şişiyor, pinpon topu kadar oldu, buz, lasonil… 2 dakika sonra gülüyordu ama ben bittim!
Evet çocuklar düşe kalka… ama izlemek bile yoruyor. Ana baba dediğin önden tüm olasılıkları hesaplayacak, düşer mi, bu oyunu oynarken alacağı keyif, göreceği olası zararın çok mu üzerinde? Kısacası yorgunum dostlarım yorgunum yorgun!!
Bi de geveze!! ama şikayet yok bayılıyorum.
Biber, bıcı bıcı, aydede, nine, aaba(araba) yeni kelimeler. Biber bahçeden koparılıyor, yıkanıyor ve kıtır kıtır yeniyor.
Yazlık hayatı Arcayı yoruyor ama hiç umru değil! Sabah uykusu kesinlikle yok, kahvaltıdan sonra büyüklerin kahvaltısı için anne babayla köye çıkılıyor, fırından sıcak gevrek alınıyor, sonra bi posta da 2. Kahvaltıda gevrek kemirmece, bahçede kudurmaca, sonra deniz, sonra yemek, uyku, uyanınca tekrar deniz (hayır deniz diye çıldırdığından değil, sadece akşamüstü saatlerinde başka türlü başa çıkamıyoruz, enerjiyi attırmamız lazım.), sonra park, tulumba, yemek, sonra büyüklerle yemek, kedilere kalanları götürmek… hiç oturmuyor. Deniz meselesi ilginç… Banyoda yaşayabilecek kadar suyu seven bir çocuk ancak denize çok temkinli. Belki serin geliyor, irkiliyor, çözemedik. Öyle ağlamak da yok, sadece temkinli. Etrafta çocuklar varsa daha cesur, ayak çırpıyor, şap şap yapıyor. Özellikle kıyıda oturmayı, dalgalara gel gel yapmayı, dalgalar gelince ayakları ile şap şap yapmayı tercih ediyor. Kendi haline bırakmak ve üstelememekle, çok tepki göstermediği için hemen vazgeçmeyip iyice sevdirmeye çalışmak arasında gel gitler yaşıyorum kimi zaman. Ama azim galip geliyor ve Arca denizde:P

6 yorum:

Adsız dedi ki...

daha bikac dakika once benim posta +1 demissin ya :) aynen ben de bu posta o yorumu yapmak istiyorum :)
deniz konusunda da aynilar, normalde suya deliren doriti aldi bi temkin!

duracell ayicigi bunlar :))

yeliz dedi ki...

hahahah duracell ayıcığı!! bunlar balık burcu ya ben pek bi eminim denizi sevecekler, azmediyorum:) ama büyüklüğünden ürküyorlar sanırım. ikiz gibiler yaa, bunları buluşturup koşturmak lazım, ah mesafeler ahhh

Adsız dedi ki...

aynen aynen, ben de dorugun uzunlugu, genisligi ve derinligi kestirememesinden kaynaklandigini dusunuyorum (umuyorum mu demeli :)) temkinli adam ya, illa gozunun gordugu yer kadar olacak su :)

kismet Yelizim, olur bakarsin :)

larcencielblog dedi ki...

Çınar'ı okudum sankim!

Denizle ilgili, ucunu bucağını göremedikleri için korktuklarını okumuştum... bakalım, Çınar havuza cup cup atladı ama, Eylül'de denizde neler yapacak, merak ediyorum...

laleninbahcesi dedi ki...

Ben de Cancan'ı izliyorum aynen böyle... Bir gün evde kaybettim onu bir sn içinde .... delirdim meğer saklambaç oynuyormuş benimle:)))

Bi de taze haber ilk size; Cancan'a kardeş geliyor... Anne şaşkın ağlamaklı biz Candan geliyor diye havalarda:)))

yeliz dedi ki...

lale!! şahane bi haber bu!! cancanlar 2 oluyor, keyif katmerli, sağlıkla inşallah