13 Ekim 2008 Pazartesi

Kelebek ve Dalgıç


Yönetmen Julian Schnabel’e Cannes Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü getiren Kelebek ve Dalgıç filmi
Elle dergisi editörü Jean-Dominique Bauby’nin gerçek yaşam hikâyesinden yola çıkarak yazdığı kitaptan uyarlanmış.
43 yaşında geçirdiği rahatsızlık sonucu sol gözü, kulakları ve beyninden başka hiçbir organı çalışmayan, hayata sol gözünden dahil olabilen bir adamın hikayesi. Filmin en etkileyici tarafı o sol gözden anlatılmasıydı. Burada görüntü yönetmeni ve kurguyu da selamlamak lazım. O sol gözden bütün dünyayı izliyorsun, felçli bir adamın sol gözü sayesinde konuşmasına ve bir kitap yazmasına şahit oluyorsun ve onun duygularını iliklerinde hissediyorsun. Sinemanın büyüsü buradan geliyor bence, hissettiriyor. Vücudu bir dalgıç kıyafeti içine hapsolmuş olsa da sol gözü onu bir kelebek kadar özgür kılıyor.
Sinemayı eğlenceden ibaret görenler için elbette ağır gelecektir ancak ben tek kelimeyle hayran kaldım. Filmi DVD den izlemenin en iyi tarafı da bonusları. Filmin çekilme, kurgu aşamalarına ait kısa bir belgesel vardı, en az film kadar etkiledi. Henüz izlememiş olanlar için etkileyici bir eser.

6 yorum:

ruhdagı dedi ki...

Çok ilgimi çekti doğrusu. Daha önce duymadığıma üzüldüm. DVD raflarına daha dikkatli bakmalıyım.

Selamlar.

zero dedi ki...

Tek kelime ile harika bir filmdir bu. Büyülenmiştim ilk izleyişimde. Tek başıma tıklım tıklım dolu bir festival salonundaydım. Sonra vizyona girince toplayıp eşi dostu götürmüştüm hepsini... Çıktıklarında bana nasıl baktıklarını hala hatırlıyorum.

Mon Petit Chou dedi ki...

DVD keyfi yapmayalı ne kadar uzun zaman oldu, hele sinema ve tiyatroya gitmeyeli. Maalesef Duru'yu bırakacak kimseyi bulamıyoruz. Ama önerdiğin bu filmi muhakkak izlemem lazım.

Yesim dedi ki...

Yeliz, ben de izlememiştim ama senin yazından sonra merak ettim ve buldum haftasonu izleriz. Malum daha sonra film keyfi pek yapamayacağız gibi gözüküyor...
Sevgiler,

yeliz dedi ki...

sevgili ruh dağı, mutlaka izlemelisin,

sevgili mukaddes ve yeşim,
haklısınız.. ben de başıma gelecekleri bildiğimden kitap, film, seyahat... ne varsa depoluyorum, bitecek bu keyifler

merhaba zeren,
inanır mısın filmi izledikten sonra aklıma geldin, kesin zeren izlemiştir dedim, yanılmamışım. Böyle pek azımızın bildiği filmleri bulmak mücevher değerinde:)

Deli Anne dedi ki...

Buna da bişe demesem olmaz... Çok etkileyiciydi.. sonra aynı taktiği House da da gördüm bir bölümde..